Konu
:
İslam Dünyasına Girmeden Önce Türkler
Tekil Mesaj gösterimi
04.08.08, 13:12
#
3
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
SERDEM
S.Moderators
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
İslam Dünyasına Girmeden Önce Türkler
III. BÖLÜM
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN YÜKSELMESİ VE GELİŞMESİ
Kalkınma:
Ege Denizi’ne eriştikten sonra Timur Anadolu’yu terk ettiği zaman, Osmanlı Devleti’nin durumu kararsızdır: Bayezid’in dört oğlundan en büyüğü Süleyman sadık kalmış Avrupa topraklarına geçti ikinci oğlu Isa, Bursa’ya yerleşti, üçüncü oğlu Mehmed vali olduğu Amasya toprağını geri aldı. Nihayet dördüncüsü babasıyla esir olan Musa, adıgeçenin ölümü üzerine serbest bırakılır ve o sırada Kütahya bölgesini işgal eder. Böylece Timur doktari yani Anadolu’nun parçalanması bütünüyle gerçekleşmiştir.
Osmanlılar için ulaşılması gereken hedef, eski Devletin yeniden teşkil edilmesidir. Fakat bu sırada sadece kuvvetle çözebilecek olan Bayezid’in halefliği meselesi ortaya çıkar. Bu meseleyi ilk anlamış olan Mehmed olması gerekir.o çabucak Süleyman’ın yardımına rağmen iki defa daha yenilmiş ve siyasi sahneden yok olmuş olan kardeşi Isa’dan Bursa ve Iznik’i alır. Aynı devire doğru Mehmed Saruhan, Menteşe, Aydın ve Teke Devletleri’nin hükümdarlarını yener.
Sırası gelince Süleyman Asya’da taarruza geçer ve Bursa ve Marmara limanlarını işgal eder. Mehmed Karamanlılar’dan ne Avrupa’da harp eden kardeşi Musa’dan destek arar: Süleyman 1410’da yenilgi ve ölümle biter. O halde Musa Avrupa’da ve Mehmed Asya2da yüzyüze/ karşı karşıya kalmazlar, Nihayet 1413’te Çamurlu’da Musa yenilmiş, yaralanmış ve boğuluştur.Ankara’dan 12 sene sonra Osmanlı Devleti birliği yeniden kurulmuştur.
Tahta kesin çıkışından itibaren I’inci Mehmet Avrupa’da huzuru sağlar ve karaman oğlunun barışı bozduğu ve musanın eski bir emiri Cüneyt’in taşkınlık gösterdiği Asya’ya tekrar döner. İzmir’e yerleşir, İstiklal’e kavuşmayı kesin olarak ister.Mehmet şehiri zabdeder, fakat Cüneyt boyun eyer. Sultan sonunda Karamanlı II. Mehmet’e karşı hareket geçer, ve konya’yı kuşatmaya kadar gider; 1415’de II.Mehmet daha bir yıl sonra ihlal edeceği (bozduğu) bir anlaşma imzalar; bununla birlikte o yenilmiştir, halbuki bu sırada yeniden isyan etmiş olan Cüneyt 1416’da İzmir’e çıkarılmıştır. Aynı sene Venediklerin Flos’u Türkler tarafından Gelibolu’da yenilmiştir. Az sonra Aydın bölgesinde çabukcak başlatılmış olan siyasi-dini bir isyan patlak verir. Avrupa’da Macarlarla ilerlemiş devletleri imaye yüzünden birden bire çatışma çıkar, Macar sınırınıda ve Styir’de Bosna’da kaleler inşe ettirilir. 1419’da tahta çıkmayı idda eden Mustafa ortaya çıkar çıkmaz Cüneyt tarafındanda desteklenir. Her ikiside yenilir ve İstanbul’a sığınırlar. Mehmet 1421’de ölmüş fakat ölümü halifi Murat Bursa’ya gelinceye ve tahta çıkıncaya kadar gizli tutulmuştur. I. Mehmet’in devri nispeten kısa sürmüştur; fakat hareketli ve kararlı (olan) bu hükümdar Osmanlı Devleti’ni birlik ve barışa kavuşturma gayesini başarmaya muktedir oldu.
II. Murad ve Avrupa’da fütuhatın yenniden başlaması: 1421’de tahta çıkışından itibaren Murad, Gelibolu’da bulunan birkaç
Şehri sahibine geriverme karşlığında İmparator Manuel Paleoloğ tarafından sultan olarak tanınmış eskiden tahta çıkmayı iddia eden Mustafa’ya karşı savaşmaya mecbur olur. Cüneyd tarafından yardım görmüş Mustafa imparatorluğun Avrupa eyaletlerini işgal eder, fakat az sonra imparator tarafından terkedilmiş ümitleride hayalkırıklığına uğratmıştır. Mustafa Asya’ya geçer; birlikler arasında çoksayıda asker kaçakları olduğu halde Edirne’ye sonra Valacihe’ye kaçmaya mecbur olur ve orada ölür. Murad Manuel Paleolog’dan öcünü almak için Haziran-Ağustos 1422’de İstanbul’u kuşatır, fakat başarısızdır.Ardından yeni bir taht davasını bertaraf eder ,sonra boyun eğmek mecburiyetinde kalan Sinop’taki İsfendiyar’a 1423’te zafer kazanır.1424’de jean Paleologue, Macar Sigismond ve Sırp despotu Etienne Lazarevitek ile barış anlaşmaları imzalar. Fakat bu sonucunun ölümü, Türkler’e 1428’de birkaç kuvvetli yerlerin fethini sağlayan ,Macar kralı Sigismaud ile harbe sürükler.1430’da Selanik Venediklilerden ve 1431’de yavya ve işgal edilmiş arnavuluğun bir kısmı yeniden alınmıştır.Sırp despotu Georges Brankoviç ile Sigismed ve 1432 ve 1433’te barış antlaşmaları imzalanmıştır.1438’de adı geçenin düşmanlıkları yeniden başlar, fakat az sonra ölür. Murad 1440’da boş yere Belgrad’ı kuşatır. O sonunda Macar jean Hünyad
Ve karamanlı hükümdarına karşı tersliklere maruzkalır; fakat durum bir seneden daha az zaman içinde düzeltilmiştir: Yenilmiş Karamanlı ile esir olarak barış imzaladığı halde, Hunyadi ile on senelik bir ateşkaes imzalar.
Murad,oğlu Mehmet lehine ikdidardan çekilmeye karar verdiği sırada;Macarlar durumdan yararlanmak isterler ve Eylül 1444’de transilvanya ve Bulgaristan’a geçerler: Murad ordusunun başına yeniden geçer 10 Eylül 1444’de Varna yakınında Hunyadi’yi hazimete uğratır. O bir ikinci defa tahttan çekilir, fakat Edirne’de yeniçerilerin bir isyanının arkasından 1445’de yeniden çağrılmıştır. 1446’da o1346’da imparatorluğa bağımlı olan .peloponnes’i fetheder ve 1447’de İskender Bey’e başarısız bir taarruz yapar: adı geçen Arnavut Senyürün bir oğlu (olup) gençliğinde Osmanlılar’ın otağına hizmete alınmış ve müslüman olarak egğitilmiştir. O sevilmiş ve bir sancapğın idaresine elde etmiştir: fakat 1443’de o Türkleri bıraktı ve Epir ve Arnavutluğun sahibi oldu. 1448’de Jean Hunyadi Kosovada yenşlmiş ve üç yıllık bi ateşkes imzalamıştır. Murad , sonunda Bizans’ın iç işlerine müdehale eder: 1450’de Bizans’ın son hükümdarı olcak olan Konstantin Paleolog’un imparatorluk tahtına çıkarttığı: o oğlu Mehmet’i Dulkadir Emiri ‘nin bir kızıyla evlendirir ve azsonra ,eski Türk ailelerinin soyundan gelenlere vezir makamlarının emanet edildiği, usta bir yönetim ve güçlü bir ordu, sağlam bir imparatotluğu II. Mehmet’e emanet ederek 2 Şubat 1451’de Edirne’de ölür.Ayrıca I.Murad parlak bir hükümdardı; o Edirneyi Şairler, alimler ve yazarların toplandığı ilmi bir başkent yapmayı bilmiştir.
II.Mehmet. İstanbul’un Alınışı: başarısının ölümü üzerine , ,öteki bütün güçlükleri ortadan kaldırmak için, II.Mehmet kardeşi Ahmed’i öldürttü; fakat Osmanlı imparatorluğu tarihi’nde ilk defa olmak üzere yeniçeriler yeni padişahın tahta çıkışında culus bahşişi isterler: Mehmet bağlılıklarından daha az emin olduğu birliklerin bu dileğine uyması gerekir az sonra yeniçerilerin sekbanlar (adıyla) yedi bin kişi yeni bir guruba girmesini sağlar bütün komşu devler ve vassallar yeni sultanı tanımışlardır.;yalnız karamanlılar bağımsızlarını kesin olarak açığa vurmaya çalıştılar: Mahmed’in canlıbir tepkisi ona gecikmek sizin boyun eğdirir.
Mehmedin birinci gayesi, çoktan tesbit edilmiştir: İstanbulun Fethi ozamanda Bizanslılar’ın elinde bulunan her şeyin Türkler’in ellerine geçmiştir, yalnız şehir ve varaşlar Bizanslılar’ın elinde bulunan her şey Türkler’in ellerine geçmiştir, yalnız şehir ve varaşlar Bizanslılar’ın elinde kalmış ki bu yerler sınırsız bir imparatorlukta pek küçük kalırlar, Fakat Haberan Boğaz’ın Avrupa kıyısı üzerine ayağını koyar ve oraya Asya yakası üzerinde Ibeyazid tarafından ysapılan Güzelhisar veya Anadolu Hisarı-hisarın karşısına Rumeli hisarı adıyla kuvvetli bir şato(hisar inşaa ettirir, o böylece Boğaz yolu üzerinde onu rahatsız edebilecek gemileri engeller.Sonra düzenli olarak İstanbul’un güneyindeki küçük kasabaları fetheder; o sadece pek yakında şehrin kuşatılmasına başlar..İmparatorIX.Konstantin yardı arar: Papa, Vrenedik ve Cenovalılarla bir dini anlaşmaya teşebbüsetti. Yardımlar toplam olarak latinler 200’e ve Cenovalılar 500’e erişebilecektir.Ayrıca, kökanleri ne olursa olsun Bizans birlikleri şehirde bulunan savaşacak(sağlam)insanların hepsini biliyorlar.Nihayet karadan surlar yeniden tamir edilmekte acele edilir ve saray noktasından galataya bir zincirle bağlayarak Altı boynuz (Haliç).II. Mehmet’e gelince en azından onikibin kişilik bir ordu,350 gemi ve özellille birici sınıf bir t opcu birliği yerlştirir.
5 Nisan 1453’te kuşatma başlar.Osmanlılar kara surları karşısında Güneye ve Batıya yerleşirler ve Filo Altın Boynuz Haliç ağzının kuzeyine Hafifçe demir atar. 18 veya 19 Nisanda başarıız bir taaruz vuku bulmuştur.20 Nisanda Cenovalı dört gemi Haliç’egirmeyi başarırlar:bu yrgane takviye olacakTürk topcusu surlarda ciddi hasarlara sebebiyet vererek çarpışmaya başlar. 23 Nisan gecesi Türk Filosunun bir kısmı, Denizden surların karşında karadan surlardn daha az bvurulmş olan Haliç’in içindeki Boğaza karadan indirilmilşti.23 Mayısta Mehmet konstantin uygunbir teslim olmak şartnamesi teklif eder: imparator reddeder 28’i 29’a bağlayan gecede tarruz emri verilmiştir hazırlık niteliğimdeki iki saldırı geri püskürt müşler ffakat edirne kapının yanında yeniçeriler tarafından yönetilen üçüncüsü kesin neticeye götürmüştür: Osmanlılar şehre girerler ve müdafileri teslim alırlar; savaş çabucak son bulur : sonuncu müdafiler sonunda yaarlanırak ölmüş olan impara torun etrafında toplanırlar: 29Mayıs 1453 Salı akşamı İstanbulun fethi tamamlanır ; başarısını kesinleştirmek için sultan, Ayasofyaya girer (onu) camiye çevirir.II.Mehmet derhal kesin olarak birçook yararlar yayınlar.Hristiyanlar hüriyetlerini verir.Cenovelular,Galat mahallesinde imtiyazlarının daha büyük bir kısmını verildigini görürler 1 Haziran yeni bir patri,k Georges scholarios yerlştirilmiştir; öte yandan şehri Türkleştirmek için Anadoludan çiftçiler nakletmek zorunda kalmıştır.o halde İstanbul bu tarihten itibaren Sultan’ın Avrupa ve Asya mülklerinin arasında osmanlı impartorluğunğu başkenti olur.
İstanbul ‘un alnışının Pelopoles grekleri prewnsleriyle Sırbistan despotluğu, chio ve despos Cenovalılırı Trabzon grek imparatorluğu ve ragus cumhuriyetinden bir dizi düzenlemelr takip etmiştir:hepsi sultanın vassallığını ilan ederler ve ona yıllık vergi ödderlerVenedik ‘e gelince o kendine ticari hürriyetin tanındığını görür ve yeni başkentte bir konsül yerleştirmeye muktedir olur.
Fetihler devri:Jan hünyad ve george bronkoviç’in ölçümü , birkaç aylık sürede Belgrad hari,ç (1459) bütün sırbistanı hakimiyetlerine alan Türkleri kamçılar.(in işni kolaylaştırır);aynı tarihte iskender Bey bariş imzalamaya mecbur olur ve pelegone3steki bi savaş venediklere artık sadece birkaç liman bırakır. 1461’de Anadoluda Mehmet karadeniz üzerindeki Amasrada cenovalı’ları Sinop’ta İsfandiyarlı’ları ve Trapzonda david kommendi ortadan kaldırır. Ayrıca doğu konşusu Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ile biir anlaşma imzalar Doğu Avrupada Macarlar’ın çok dostu olan vlat isimli valaşi prensinin tutumundan hoşnut olmayan Moldavya Prensi büyük Eti enne’nin desteği sayesinde onu attırır ve onun yerine Radul’u yerleştirir. 1462’de Lesbos’dan Cenovalıları çıkarmıştır ve Bosna ilave edilmiştir.Anadolu’da Karamanlı Sultanı İbrahim’in ölümü üzerine karışıklıklar patlak verir:1474’’de sadece bu bölgede ortalık yatışmış olacak ve İmparatorluğa kesin olarak katılmış olacaktır.Arnavutluk’ta İskender Bey, Papa’nın ve Venedikliler’in kışkırtmasıyla saldırılarına yeniden başlar ve Osmanlı ordusuna kafa tutar ; fakat 1467’de ölümüyle , Arnavutluk çevresi de katılmıştır. Moldavya prensi Büyük Etienne Türkler’in 1478’de Basarabya’da serbestçe geçmelerine izin vermeye mecbur kalır , ve //.Bayezit Devri’nde o 1484’de Kilia ve Akkerman’ın alınışına karşı koyamayacaktır.Karadeniz’de Osmalılar Cenovalılar’ı Kaffa ve Azov’dan çıkarırlar ve onları 1474’de Kırım Hanlığına bağlarlar. Akınlar Danube’nin kuzeyine Transilvanya, Styrie ve Karniol’a yapılır.Sonunda , Venedikliler’in Arnavutluk ve Mora’ya ve Türkler’inde Eube’ye nakledilmelerine sebep olan (ve) Venedik ile yapılan fasılalı bir harp, 100.000 dükalık bir vergi karşılığında Venedikliler’e ticari imtiyazlar ve fethedilen yerleri bir barışla sona erer. II. Mehmet 1480 Mayıs-Temmuz ‘unda Rodos’u fethetmeye girişir ve Mısır Sultanı Kayıtbay’a karşı düşmanlıklara el atmaya hazırlandığı zaman 3 Mayıs 1481’de ölür. Fatih ünvanıyla anılan II. Mehmet , o zamana kadar Türk Devletleri veya az ya da çok bağımsız hükümdarlar tarafından idare edilmiş olan eyaletleri doğrudan doğruya hakimiyeti yerleştirmek başlıca ana gayesidir.O, Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük çağını açar ve eserini iki olayla güçlendirmiştir: İstabul’un alınışı ve (düzenli olarak) ilk Osmanlı kanunnamesi düzenlemektedir. II. Bayezit ve II. Selim.Suriye ve Mısır’ın Fethi : Babası’nın ölümü sırasında Bayezit (1481-1512) Amasya valisidir; Sadrazam Mehmet Karamani kardeşi Cem’i kayırır, fakat Yeniçeriler II. Bayezit’in lehine karar verirler ve 4 Mayıs 1481’de Vezir-i Azamı öldürürler ; buna karşılık Bayezit onları ‘cülus bahşişi ‘ile yatıştırır. Cem , Bursa’yı işgal etmeyi başardı fakat yenilerek Mısır’a kaçtı. Anadoluya yeniden gelen o 1482’de Kilikya’da tekrar yenildi ve Macar Kralı Matios Korvin ile beş senelik bir ateşkes anlaşması imzalar.1485’te Kilikya’ya girmiş olan Mısır ve Memlükler’i ve Osmanlılar ciddi bir kavgaya tutulurlar; Bayezit’in kuvvetleri yenilmişler, fakat 1491’de imzalanmış olan barışla bitmiştir.1492’de Matias Korvin’in ölümü Bayezit’e Macarlar tarafından savunulan Belgrad’a yeniden taarruz yapmaya kışkırtır:Bir daha başarısızdır; 1495’te Macaristan ile 10 yıllık bir ateşkes antlaşması imzalar. Sonra Venedik ile harp yeniden başlar , arkasından Türkler tarafından 1499’da Lepante, Modon, Navarin ve 1500’de Koron alınır. Müslümanlığın ilerleyişini durdurmak için Venedik papalık , Macaristan, İspanya ve Fransa’yı içine alan bir ittifak (birlik) teşkil ettiler: müttefik donanma , Anadolu kıyılarına akınlar yapmakla yetinir; Aralık 1502’de Venedik ile , Ağustos 1503’te de Macaristan ile barış andlaşması imzalanmıştır.Asya’da Akkoyunlu Beyliği ortadan kaybolur, bunun yerine başlangıçta Osmanlılar ile iyi münasebetler sürdüren Safariler doldurur. Bu esnada her yerde içerde olduğu gibi dışarıda da barış hüküm sürer: böylece II. Bayezid’in arzusu gerçekleşir. Sultan’ın kendi ailesi içinde sıkıntılar ortaya çıkacak; adı geçen sultanın üç oğlu vardır : Korkut, Ahmet ve Selim. Büyük oğlu kültürlü biridir, iktidara hevesi azdır; ikincisi, kuramsal olarak halef gösterilmiştir; Yeniçeriler’in kayırdığı Selim’e gelince o babasına karşı koymakta tereddüt etmez: o 1509 ve 1511’de olmak üzere iki defa direnir. 1512 Martında Kırım’a kaçan Selim Anadoluya yeniden gelir ve 25 Nisanda Yeniçeriler’in bir ayaklanması Bayezid’i Selim’in lehine tahtı bırakmaya mecbur eder; Sultan hastalanır, bir ay sonra ölür.
İktidara kavuşusundan itibaren I. Selim cülüs bahşişi vermekle Yeniçerileri ödüllendirir ,sonra kardeşlerini ve yeğenlerini ortadan kaldırmaya ve Macaristan, Venedik ve Ragusa ile andlaşmaları yenilemeye çalışır. Ondan sonra o Doğu’ya veya Selim’in elinden katliamdan kaçıp kurtulmuş yeğenini koruyarak kabul etmiş İran Safevi Hükümdarı Şah İsmail’e döner; Ayrıca , Selim Sunni olduğu halde Şah İsmail şiidir. 23 Ağustos 1514’te Türk ordusu Çaldıran’da İran ordusunu hezimete uğratır ve Selim 5 Eylül de Safavi başşehri Tebriz’e girmiştir. Ertesi yıl , Selim Dulkadirli Devleti’ni fetheder ve bütün güney-doğu Anadolu’yu Osmanlı idaresi altına sokar. Selim Mısırlılar’a karşı sefere çıkmadan önce , yedi kurmay subayın yardım ettiği Yeniçeri Ağası tarafından idare edilen orduyu artık yeniden düzene sokar. Sonra Selim 1516’da yola koyulur; ona karşı ilerleyen Memlüklü Sultanı Kansu yenilmiş ve Halep yakınında Melcidabık’ta 24 Ağustos’ta öldürülmüştür: Halep, Hama, Humus, sonra 1516 Eylül’ünde Şam Osmanlılar’ın eline düşerler. Yahudilerce alınmış Ramleh , Gazze , Naplus’a (doğru) ilerlemelerine devam eden Yeni Memlüklü Sultanı Tuman Bey Osmanlılar’ın egemenliğini kabul etmeyi reddeder. 22 Ocak 1517’de kutsal Mokattam Dağı Savaşı’nda Memlükler bozguna uğrar : Tuman Bay yenilmiş , teslim olmuş ve az sonra Nisan 1517’de öldürülmüştür (idam edilmiştir).Selim o zaman Mısır Emirleri’nin başlıca sembolü olan hutbede adının okunmasına söz veren Melike Şerifi ‘ninki gibi kabul eder. O ayrıca Mekke ve Medine(gibi) iki kutsal şehrin hizmetçisi ve (hamisi) koruyucusu olarak resmen tanındı. Mısır ve Suriye’nin idaresini düzene koyduktan sonra İstanbul’a dönmüş olan Selim , Rodos’a karşı bir sefer hazırlar , Selim 5Eylül 1520’de ansızın ölünce , Mısır’dan getirdiği ve Sultan’ın ölümüne kadar Yedikule ‘da hapsedilmiş olan son Abbasi Halifesi Mütevekkil , sonra Kahire’ye geri döner. O Osmanlılar lehine Halifelikten burada acaba vazgeçti mi? Onu isbatlayacak bilgiye sahip değiliz; bununlu birlikte Mısır’ın fethinden önce bile , Selim’e , Halife ve ‘Emiru’l-Mu’minin’ inanaların emiri ünvanına sahipti.O, İran şiilerine karşı Sunnilğin savunucusu olarak bu ünvanı taşımıştır.Devri önemlidir , çünkü o yalnız İmparatorluğu büyültmek değil , fakat aynı zamanda o hakimiyetindeki Arap ülkelerini vergiye bağladı , hakimiyet hemen hemen 1918’e kadar Mısır’ın dışında devam edecek.Yavuz’un idaresi çok sıkı idi ki (bundan dolayı) Sultan Yavuz lakabını aldı.
I.Süleyman İmparatorluğun en yüksek devri:
Türkler tarafından Muhteşem lakablı Süleyman itirazsız en büyük Osmanlı Sultanı’dır. Hükümdarlığında Osmanlı İmparatorluğu’nun itibarı en yüksek nktaya erişir, ve sultan, Avrupa’nın tek buyurucusu olarak kendini kabul ettirir. I. Fransuva ve Şarlkent arasında önemli rol oynar;ayrıca o,bütün bu olaylar arasında Osmanlılar’a bağlı geniş yurtlarda yönetimi en iyi düzenlemeye yönelik olan müesseseler birliğini ve kanunlar küllüyesini kurmuştur.
İktidara kavuşur kavuşmaz Süleyman Yeniçeriler’e ananemi cülüs bahşisini verir ve babası tarafından esir edilmiş ve İstanbulâ getirilmiş Mısırlılar’ı ülkelerine geri gönderir. Bununla birlikte o 1521-1523’lerde istiklallerini yeniden elde etmek isteyen Mısır Valisi ve Suriye (Şam) valisinin ayaklanmalarına var gücüyle bastırıri,Dışarda o 13 sefere cıkacak o Avrupa’da,üçü asya’da ilki 1521’de Macaristan karşı (olup)sabaks ve billhassa 29 ağustosta Belgrad’ın alınışıyla neticelenir.İkincisi Rodos’a karşı yapılır:26 Haziran 1522’de adaya cıkmaya başarır,ve altı aylık kuşatmadan sonra S.Jean’ın emrindeki şövalyeler teslim olurlar:O zamandan itibare onlar Malta’ya yerleşekler.bu esnada İran ‘da Şah İsmail ölür,ve ğüçlü komşusunun varlığından tedergin olan halefi Tahmasp, Macar Kralı ve Şarl kent’in yardımını ister, oysa ki bir Fransız elçisi İstanbul’a gelir Avusturya İmparatorluğunu rahatsız etmek için Süleyman’dan Macarlar’a saldırmasını ister. Bir ikili ittifak düzeni kurulur: bir taraftan Süleyman ve I. Fraunsuva,diğer tarafta Şarlkent, Macar lui ve tahmasp.
Üçüncü sefer , Macaristan’a karrşı yeniden yönelir, (30 Temmuz 1526’da Petrovaradin) Petervardin’in alınmasıyla ortaya çıkar 28 Ağustos’ta muharebede ölü bulunan Kral Lui üzzerine Mohaç’ta ezici zafer (kazanılır)ve bilhassa 10 Eylül’de Budapeşte düşer;iki aaay içinde hemen hemen bütün Macaristan Osmanlı hakimiyetine geçmiştir ki oraya birbuçuk asır boyunca kalacaktır.Lui’inin Macar tahtına iki adayın çıkmasına yol açar:sözü edilenin biri Avusturya’lı Ferdinant ve diğeri Jean Zapolya (olap)her ikiside farklı diyet meclisleri tarafından seçilmiştir. Süleman Zapolya’yı destekler, macar tahtına yerleştirir ve istediğini göstermek için, Avusturya’ya karşı büyük bir darbe vurmaya karar varir:bu 4. Sefer onu Viyana surları önüne götüren seferdir,27Eylülden 15 Ekim 1529’kadar kuşatılır fakat başarısızdır;Avusturya’nın kaderi gibi olayazdı.1532’de Süleyman Şarlkent’e karşı 5. Sefere girişi;Styrie’ye kadar ilerler;bununla birlikte Avusturyalıların hizmetindeki Andre Doria Koron,Patras ve Lapente’yi zpteder;1533 ocağında iki düşman arasında Bitlis Valisi’nin ihaneti sonunda,sultan İran’a karşı sefere yönelir. Karşılk olarak Osmanlılar Azerbeycan’ı feth eder. Ve oradan Vezir-i Azam İbrahim Mezepotamya’ya doğru inerki 1524 Temmuzunda Bağdat’ı işgal eder`; Süleyma 30 Kasımda oraya girmiştir; böylece Arap Dünyası bütünüyle Türkler’in hakimiyetine geçmiş ve Süleyman Abbasi Halifesi’nin halefi gibi görünür
1535 senesi ,daha I. Selim devrinde fethedilmiş ,bilahare kaybedilmiş Cezayir’in yeniden işgali ve ertesi yıl Şarlkent’in zaptettiği Tunus2un alınışından dolayı Fransa ile kapitilasyonların imzalanmasıyla isim yapmıştır.1538’de bu yedinci sefer,Voyvadasının Avusturyalı Ferdinal ile ittifak ettiği Moldavya2ya yapılmıştır;Türkiyenin müdahelesi Jassi’nin ele geçirilişiyle açığa çıkar.Aynı sene Kızıldenizde ilerleyen Türk birkikleri Aden ve Yemem’i fetederler ve hatta Hindistan’daki Jiu’ya kadar çıkarlar Jean Zapolya’nın ölümü, sekizinci seferin nedeni olur:Avusturyalı Ferdinant,Zapolya’nın genç oğlunu tercih ederek,askeri hizmetine alır,Türk ordusu Macaristan da ilerler,26 Ağustosta Pest’i zapt eder ve bir türk valisinin otoritesi altına yerleşen ilke kesin olarak katılır;sadece Transilvanya Siggismond zapolya’nın hakimiyeti aaaltında kalır.Aynı asra doğru,Kaptan paşa (Amiral)Hayrettin Barboros, Fransızlar’ın yardıyla Nis’i kuşatır ve alır.Bununla birlikte Ferdinand savaştan vazgeçmez:saldırıları Süleymanı bizzat kendisinin idaresinde bazı Macar şehirlerini ona kazandıran 9. Sefere çıkmaya mecbur eder, ki bu şehirler Estergan (Gran) ve Stulvessevburg’dur.Birçok seneler çarpışmalardan sonra, 1547 Haziranında 5 senelik bir ateşkes ant. İmzalamıştır:Ferdinand Macaris’dandaki mülklerini yıllık 30.000luka bir vergi karşılığında korur.Bundan sonra İran’a karşı yeni bir sefer (olan) 10. Sefer (yapılır):Süleyman Vezir Ahmet paşa Gürcistan ‘a birkaç(yeri) kazanırken , Tebrize kadar ulaşır.Birkaç sene sonra ,o İrana karşı eyniden yürür (12.sefere) ;bu sefer sırasında oğluMustafa tarafından bir komplo düzzzzenlendiği haber verilir o adı geçene öldürtür.O Nahçevan ve Erivan şehirlerini fetheder,1555’de Tahmasp üzerinde Süleyman ‘ın üstünlüğünü sağlayan barış imzalanmıştır.
Bu arada ,Transilvanya konusunda Ferdinant ile anlaşmazlıkllar 1522’de 11.sefere neden olmuştur;Vezir Sokullu Mehmet Paşa Temeşvar ve szolnok’u zapt etti, 10 yıl süresince düşmanlıklar fasılalı olarak devam eder, nihayet 1 haziran 1562 de barış imzalamıştır:ferdinant Transilvanya üzerindeki seferlerinden vaz geçer ve haraç(vergi)ödemeye devam eder. Fakat 1565 ‘de yeni macar kıralı Maaksimilyen,haraç vermeye ve Transilvanyayı ister. Süleyman ona karşı 1566’da 13. Ve sonuncu seferine girişir,ki o kuşatma ve Zigetvar’ın alınmasıyla göstermiştir;şehir ancak birkaç ayın sonunda 8 Eylül 1566’da alınır;düşüsünde birkaç gün önce Süleyman 5Eylül’e bağlayan gecede ölmüştür;ölümü, birlikleri(ordunun)morolini bozmamak veoğlu Selim’in İstanbul’a ulaşmasına izin vermek için gizli tutulmuştur. Osmanlıllar ve Avusturyalılar arassındaki barış ancak 2 sene sonra Şubat 1568’de imzalanmıştuır
Böylece Osmalı Devleti’nin ilk Avrupa Devlet ve Asya Devleti ‘ni ilk Avrupa Devleti ve Batı Asya devleti yapan adı geçen (sultan) 66 yaşında öldü;Süleyman’ın Devri bilim ve sanat alanlarında ortaya çıkmış faliyetleriyle de parlamıştır:İmparatorluğunun altın cağı gerçekte bu devirdir. 16.yüzyıl Türkler için daha yüksek asıır Muhteşem Süley man Devri olmuştur.
Osmanlı İmp ,Avrupalıların ilk gücü 15662da II.Mehmet’den beri yapılmış fetihler sayesinde Avusturya sınırlarından İran Körfezi’ne ve Karadeniz’den Cezayir-Fas sınırlarına kadar yayılır.Kuzey ve Batı Avrupa Sultan’ın kontrolünden çıkmışsada,adı geçen yinede hakimiyeti Avrupa’da Şarlken ve Doğu Asyada İran Şarl’ın elinden almaya yetecek güce sahiptir.Süleyman olaylara,özellikle Fransa ve Avusturya sülaleleri rasındaki mücadeleye açıkça yardım eder,fakat ayrıcaaa bu anlaşmazlıklardan yaralanır ve gayesine ulaşmak için Hristiyanlar’ın destekleri ona az önemli gibi görünmez:İttifak,istyiş,dileyiş,Kışkırtma---altını çizmek lazımdır-Süleyman tarafından değil,I.Fransuva tarafından aynı zamanda Sultanın çıkarlarına elbetteki Fransa kralınınkinede yaradı.Doğu cepesi üzerinde tutulmuş Avusturyalılar’dan bir kısmını görmekten çok mutluıdur .Sonuç olarak Osmanlılar sadace iki hasıma sahiptirdoğu’da Pers (iran) Şahı , pek az önemlidir . Ki Anadadolu toprağı üzerine mücadeleyi taşımak için çapı büyük engebeli dağları aşmaya mecbur ; Batı’da Macaristan ile araları açılmış (olan )Avusturya İmparatoru zenginlik (buğday,at) ve sıtratejik durumu sebebiyle bir parçaya göz dikti :Macar Ovasını kolayca istila etmiştir ve bir yandan Viyana’ya diğer yandan da Sırbistan’a ve Trausilvanya ‘ya girmeyi emrediyor. Bunun içindir(ki) Şarlkent’e belirgin bir darbe vurmak isteyen Süleyman Avusturya baş şehrini zaptetmeyi denedinun için Dünya çapında zafer,İmparator için felakettir , şehir düşmüşse!Şarlkent’i teşvik edn sebepleride ve ferdnand’ın macaristan ve Tralnsilvanyada akılarını arttırdığını anlıyoruz.Osmanlıları Viyana’dan uzaklaştırmak ve mümkünse onları kesin bir bozgona uğratmak , Bu mümkün olmazsa ,ve gayelerine ulaşmak, için Şarlkent(gibi) pek çok Hıristiyan Kral , artık bir müslüman Şahı ile görüşmekten çekinmedi.
Öte yandan bunu bilen (sultan)Süleyman ,üstünlük için Akdeniz’de büyük bir donanma kurdu ve Piyale Paşa, Turgut Reis, Hayretdin Barbaros ve değerli amiralleri (Kapta Paşaları) na emanet etti. Tunus ve Cezayir naibliklerini, Tripoliten elde etmeye Sultan’a veren İspanya ve İtalya tarafları sürekli taarruzlara götüren donanmadır, ve daha sonra Batı Akdeniz sularında,Anadolu’dan uzakta ve Güney-doğu Avrupa’da üstün nitelikli bir donanma katkıda bulunmayı sürdürür.
Osmanlı sultanı çağının gerçekten hâkimidir:
O,birinci Fransuva ve Şarlkent ile karşılaştırıldığında onun güçlü kişiliğini ortaya XVI. Asrın ilk yarısında Avrupa’nın tarihini incelemek mümkün değildir. I. Süleyman hiç şüphesiz tarihin (tanıdığı) büyük simalarından birisidir.
İmparatorluğun İdaresi: Kuruluşlar:
Osmanlı imparatorluğunun dini cismanî başı (olan) Sultan (I. Selim’den beri, “mü’minlerin emri”) olmuş; her an azledilebilir vezirler (ve) birçok hakandan birinden yardım gören mutlak bir hükümdardır. O kâh İstanbul’da II.Mehmet tarafından pointe du Serail (Sarayburnu) de yapılmış sarayda, kâh Edirne’de oturuyor. Saray’da Sultan’ın ailesi, köleleri ve hizmetçileri bulunuyor; Ayrıca bir çeşit Bakanlar Kurulu (olan) Divan toplantıları burada toplanıyor. Harem (Sultanın köleleri ve ailenin oturdukları sarayın kısmı) üzerindeki yetki velâyet Sultanın ailesi Valide Sultan’a bırakılmıştır, ki onun siyâsi rolü, 16.asrın sonuna kadar hiçtir, takip eden iki asır boyunca (siyâsi rolü) büyüyecektir. Hizmetçiler silâhdar veya Av-oğlanların ağalarının idâresi altında bir çok gruba bölüştürülmüşlerdir: yeniçeriler, peykkler, bostancılar,baltacılar, thaouchs ve Kapıcılar. Gerçek anlamıyla Sultan’ın evi (sarayı), dört odaya ayrılmış; hizmetli genellikle en çok hristiyan coçukları arasından toplanmış içoğlanlarla sağlanmıştır.
Yönetim (Hükümet) Sultan tarafından seçilen Büyük-Vezir’in ellerindedir. Hükümdar’dan sonra mutlak sahip (olan) o, ister ölümle, ister sürgünle ister azl ile, hayatının çabucak son buluşunu az çok görmekten daima korkar. O, bir nevi İçişleri bakanı (olan) Kâhya Bey ile Dışişleri Bakanı ve Mühürdar (olan) Reis Efendi veya Reisü’l-Küttab (olmak üzere) iki kişi tarafından yardım görmüştür. Sadrazam-Sultan’ın yokluğundan, genellikle haftada dört defa (olmak üzere) Pazartesi,Salı, Cumartesi,Pazar (günleri) toplanan Dîvan toplantılarına başkanlık eder. Orada hazır bulunan büyük memurlardan Kubbe vezirleri (dört tane,fakat XVIII. Asırdan itibaren ortadan kalkmıştır) ,kaptan Paşa( Büyük Amiral) ,Anadolu ve Rumeli’nin iki Kadı askeri (ordu hâkimi ),İstanbul Kadısı,Yeniçeri Ağası ,Nişancı (adalet bakanı )ve Defterdar (maliye bakanı ).sarayda yapılan divan toplantıları XVII.asırdan itibaren seyrekleşir (seyrek toplanmaya başlar)ve artık sadece resmi törenlerde bulunurlar,buna karşılık sadrazam’ın konağındaki toplantıların gittikçe önemi artmıştır . Divan üyeleri emirleri altında bürolarda dağıtılmış Subay ve memurlara sahiptirler,Bu memurlardan başlıcaları ünvanlarıyla mütenasip yıllık işleri sahiptirler :Her yıl onların terfi,teminat azlleri söz konusudur.
Herşeyden daha önemlisi mali yönetim önce tek bir defterdara verildi;o,daha sonra (Rumeli ve Anadolu için birer) iki defterdardan, sonra üç (Suriye ve Mısır için bir) ve nihayet dört (Macaristan ve eyaletleri )defterdar tarafından güven altına alındı. 16. asrın sonunda her eyaletin özel defterdarı oldu,fakat daha sonra yeniden bütün imparatorluk için tek bir defterdara dönüldü. Devletin gelirleri; nisbi veya sabit vergiler yoluyla; haraci topraklar üzerine yerleşmiş, müslümanların toprakları üzerinde aşar yoluyla, müslüman olmayanlara vergi salgınıyla ve gümrük vergileriyle teşkil edilmiştir.
Bu vergilere olağanüstü veya geçici vergiler, yerel gergiler (yardımlar ), veraset vergileri (Mısır ,Irak Girit) (gibi ) bazı eyaletler veya (Valachie,Moldovya,Ragure)gibi (himaye edilmiş ) devletler tarafından ödenmiş vergiler ilave edilmiştir. Bu gelirler, genellikle iltizama verilmiş, karşılığında çiftlik sahibine ek bir vergi benimsetilmiş ve özenle deftere yazılmış, teyid edilmiş ve yasaya uygun bir şekilde düzene sokulmuştur.
Eyaletlerin yönetimi üç beylerbeyi (Rumeli ,Anadolu,Bosna )’nın emri altındadır; bunların altında sancak beyleri (Eyalet valileri ), subaşılar (kaza merkezlerinin şefleri ) ve sipahiler (askeri tımarları elinde bulunduran ) gelirler . Devletin mülkleri, fermanlı topraklar Batı Avrupa’nın feodal derebeyine denk sipahilere verilmiştir; fermanlı olmayan topraklar aşar ödeyen müslümanlar veya salgın (salına ) ödeyen müslüman olmayanların elinde bulunan mülkleridir. Bazı ülkeler eyaletler sistemi içine sokulmamışlar ve ayrı idare edilmişlerdir, mesela Mekke bir şerifin idaresine bağlanmıştır,Medine sarayın siyah Hadımlarında (Harem ağalarından) birine bağlıdır. Valachie ve Moldavya voyvadalara bağlıdır.vs. Belirtmek gerekir ki Osmanlı idaresi fethettiği ülkelerde bölgelerindeki dillerini ve bazen de iç teşkilatlanmalarının büyük bir kısmını kendilerine bırakarak son derece hoşgörü göstermiştir.Osmanlılara ülkelerin savunma güvenliğini sağlamak ve vergileri almak kafi geliyordu.
Ordu birçok defa yeniden örgütlenmiş ancak 16. yy’da kesin bir şeklini aldı: O, hazine tarafından aylıkları verilen askerleride içine alır. Piyadeler, yeniçeriler,silahçılar,mazgalcılar araba ve atlı takımları kapıkulu ocaklarını teşkil ederler, eyaletlerin adı geçen askerleri, yani tımar sahipleri tarafından iyice donatılmış ve nihayet düzensiz (Başı bozuk) askerler. Yeniçeriler tarafından teşkil edilmiş ordunun başlıca birliklerinin silah altına alınması, devşirme yoluyla sağlanmıştır. Gayri müminlerin çocukları Avrupa’nın çeşitli yerlerinden toplanmış ve İslam dini ve Türk gelenklrinde eğitilmiş: sonra onlar acemi oğlan oluyorlar ve ancak yeniçeri olmalarından sonra genellikle İstanbul’da ve kışlalarında guruplamdırılmışlardır.16.asrın sonuna kadar Yeniçeriler’in evlenmesi yasaklanmıştır onların evlenmelerine .ll.Selim veya lll. Murat devrinden itibaren izin verilmiş ve ancak bu çağ bililiklerinin bozulma tarihidir. Bundan böyle oraya girmek isteyen kim olursa olsun,ve ayaklanmalar çeşitli sebeplerle gittikce artmıştır.Yeniçerilerin sayısı pekçok degişikliğe ugramıştır; başlangıçta bin olan (bu sayı) , ll. Murat devrinde onbini geçmiş, ll.Süleyman devrinde 70 bin lll. Ahmet devrrinde 53 bin ortadan kaldırılmalarından az önce XLX.asrın başında 60 binden çok (idiler).Bunlar 16. Asırda avrupanın birincisiydi sonradan XVlll asrın sonuna doğru o üstünlüğünü kaybeder , fransa kralı onu ıslah etmesi için ünlü Baron dö Tot’u gönderecek sözü kısası şöyle söyleyeyimki ,düzensiz birlikler gerektiğinde kaldırılmış bazı zamanlarda etkili olan 20 binlikler teşkil etmişdir .onlar hemen hemen 16.asırdan sonra tamamıyke ortadan kayboldular.16.yüzyıl ortalarına kadar devam eden en yüksek seviyeye ulaşan denizcilik l.Suleyman devrindedir sonradan yıkıma dogru gimişdir Tersanelerin en öemlisi istanbul’a Karadeniz kıyılarında ,Bazı adalara ve bazıları da akdeniz limanlarına yerleştirilmiştir.
Edebiyat ve Sanatlar Türkiye’de l6.asrın Süleyman’ın çağı olarak terleştiği gibi ,bütün 17.asır (da) Fransa’da XlV.Lui nin cagı olarak ün almaya muktedir olmuştur; edebi ve sanatsal şahaserler çoktur.Edebi kültürler alanında ; tarih şanslıdır: Osmanlı hanedanlığının vakanüvistliğini yapan yararların yanında;öte yandan zamanın olaylarını ve hayat üzerinde bilgi dolu günlük gelişmeleri bize getirirler (taşırlar).Şiir sanatı da çol ünlüdür:İran etkisi, 15. Yüzyılda Ahmedi ve Ahmed dai 16. Asırda Fuzuli ve Baki (gibi) isimlerin parladıgı bu türde çok büyüktür.
Sanat İmparatorlugunun zenginliğine ve büyüklüğüne doğrudan bağlıdır:16. Asırın başına kadar büyük medeniyet merkezlerinde var olmalıdır;yalnız Bursa gibi birkaç eyalet merkezlerinde yükseliş devam ediyordu.1500’den sonra en büyük değişiklik Osmanlı sanatının en büyük gelişme ve Osmanlı sanatının en büyük değişiklik çevirliliği çok değişik mali kaynaklara (ile) karşılanıyor. En büyük başkent olan İstanbul’a Suriye Mısır ve Azerbaycan’dan gelen yabancı çalışanların, başkente dogru akan bütün sanatkarların çokj büyük katkısı olmuştur. İlk Osmanlı camileri (Bursa Ulu Cami,İznik Yeşil Camİ)daha kaba bir sitildedirler, medreseler ise dogrudan dogruya Selçuklu Medreselerinden doğmuşlardır:XVI.asrın ortasından itibaren Osmanlı sanatının biçimleri alt üst olmuş, görünümü değiştirmiş, üstün nitelikli bir mimar (olan) Mimar Sinan tarafından düzenlenmiştir:O Ayasofya kilisesinin düzenini müslüman caminin biçimine uyarladı,kaba bir kopyası değil, fakat Anadolu Türk Camileri ki, (ustalıklı bir değişiklik),Kare bir salon üzerine bir kubbe ile teşkil edilmiştir;Böylece bu cağın en iyi temsilciliğini yapap eserlerden olan büyük Camiler İstambul’da Şehzade (1548)ve Süleymaniye (1550-1557),Edirne ‘de Selimiye (1567) ortaya çıkmışlardır. Bazıları 16. Asırda İznik fayansları gibi renkleri ustaca seçilmiş fayansların kullanılması yla daha güzelleşmişlerdir. (Ör. İstanbul’daki Rüstem Paşa ve Sokullu Mehmed Paşa Camileri gibi).
O halde her şey, muhteşem Süleyman’ın saltanat Devrini, iki asırdan az bir süre, Eski dünya ‘nın birinci gücü olan İmparatorluğu’n doruğuna çıkarmaya yardım eti. Fakat bu üstünlük uzun sürmeyecek :xvıı. y.y.’da kocaman bir devletin çaresiz bir şekilde gerileme gösterecek ki, tek tük istisnalar hariç ve hükümdarlar,ne insanlar, artık işlerin üstesinden gelebilecek yetenekte olmayacaklar.
SERDEM
Açık Profil bilgileri
SERDEM - Özel Mesaj gönder
SERDEM - Daha fazla Mesajını bul