Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26.07.08, 07:05   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Güllü
Gamma Üye
 
Güllü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.538
Konular: 1710
Puan Grafiği
Rep Puanı:3968
Rep Gücü:0
RD:Güllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond reputeGüllü has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
146 Mesajına 240 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Frank Ribery Hayatı ( Biyografisi )

Ligimizin yeni Fransızları, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz Ribery ile hakkında her şeyi öğrendiğimiz Anelka, günler torbaya girmiş gibi, aynı gecenin aynı yarısında geldiler Türkiye'ye. Allahtan aynı havaalanına inmediler de, Ribery karşısında bir dolu Sarı-Lacivert formalı taraftar görerek, iyi ihtimal kendisini karşılamaya geldiklerini düşünüp, hayal kırıklığına uğramaktan; kötü ihtimal 'Beni niye kimse karşılamaya gelmemiş?' diye aşağılık kompleksine girmekten; absürd ihtimal, dakika bir taraftarlararası bir meydan savaşıyla karşılaşıp travma geçirmekten kurtuldu.
Anelka'nın adının NİKOLA okunduğu haricinde hemen her şeyi öğrendiğimiz için ben Ribery'den bahsetmek istiyorum. İçinizi ferahlatayım, sadece biz değil, bu sezon başına kadar pek çok Fransız futbolsever de tanımıyordu kendisini. Buna rağmen bu yılın ilk yarısının en dikkat çeken oyuncusu seçilmeyi başardı. Bu unvan için rekabet ettiği diğer oyuncuların hiçbiri, oynadığı takıma Ribery gibi önemli bir katkıda bulunmadığı, hiçbiri onun kadar büyük bir sürpriz yaratmadığı için o seçildi.

Az konuşan, rap dinleyen Franck Ribery, Boulogne-Sur-Mer doğumlu. Evine en yakın büyük kulüp Lille olduğu için 13 yaşında oranın altyapısına girmiş. Ancak saha dışındaki ortamı tehlikeli bulduğu için gerisingeri kulübüne dönmüş. Doğduğu şehrin takımında sessiz sedasız devam etmiş futbol oynamaya. Sonra da aynı mahalli ligin bir diğer takımı Ales'e geçmiş. Maalesef aylarca para alamadan oynadığı için artık ev kirasını bile ödeyemez olduğu noktada, hem de sezonun yarısında, baba evine dönmüş. Bu defa da kendisini uzun suredir takip etmekte olan Brest takımından teklif gelmiş. 2003-2004 sezonunu Brest formasıyla asist kralı olarak tamamlayınca daha üst düzey takımların dikkatini çekmiş.

Nantes, Strasbourg, Lens ve hatta Ajax'tan teklif almasına rağmen tercihini hepsinden hızlı ve ikna edici davranan Metz'den yana kullanarak, bu sezon başında birinci lige adımını atan Ribery'nin Metz'i tercih etmesinde antrenör Jean Fernandez'in büyük etkisi olduğunu söylemeden geçmemek gerek. Fernandez, genç oyuncuyu daha ilk günden ilk 11'de çıkarmakta sakınca görmedi. Zaten Ribery'nin üstün pas ve asist yeteneğinin dikkatleri çekmesi de bu süreklilik sayesinde oldu. Ligin ilk dört haftası sonunda Ribery'nin hanesinde bir gol ve dört asist yazarken, Metz takımı hiç alışkın olmadığı bir şekilde klasmanın üst sıralarına tırmanmıştı. Ribery adını manşetlerde ilk gördüğümüz zamanlar bu dönemler olmakta.

Sürekli ilk 11'de olmak Ribery'nin kendisinin bile beklemediği bir şeydi belki de. Yine de takip ettiğimiz kadarıyla bu durum onun kendisini dev aynasında görmesine yol açmadı. Sonuç olarak birinci lig tecrübesi çok az ve bütün yeteneğine karşılık kendisini geliştirmesi gereken genç bir oyuncu. İyi tarafı kendisi de bunun farkında. Galatasaray'da Fransa'dan gelen süper yıldız yerine, gelişimine devam etmesi gereken genç oyuncu muamelesi görmesi daha yerinde olacaktır. Hagi'den Fernandez gibi yakın bir ilgi görmesi onu rahatlatır.

Fransızlar 'Neden yıldızlarımızı kendi ligimizde tutamıyoruz?' tartışmalarına gark olmuşken, şunu söylemeliyim ki yıllardır Fransa futbolundan bahsede bahsede aynı anda iki Fransız'ı telepatiyle ben getirmediysem, satır aralarında verdiğim gizli mesajların bilinçaltlarında yaptığı tahribat getirmiştir en fazla. Bir şeyi 40 kere söylemek gerçekten işe yarıyor da olabilir.

O zaman her ihtimale karşı ben başlıyorum, siz devam edin: Zidane, Zidane, Zidane...

Banu K. Yelkovan tarafından yazılan bu makale, 04 Şubat 2005 Cuma günü yayınlanan Radikal Gazetesindeki köşe yazısıdır.
Güllü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla