Garip Akımının Şairleri Özdemir İnce 1 Eylül 1936′da Mersin’de doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü’nü bitirdi. Lise öğretmenliği yaptı. Ardından Pariste Sorbonne Üniversitesi’nde eğitim gördü. Bir süre öğretmenlik yaptı ve 1969′da TRT’ye girdi. 1982′de kurumdan “gönülsüz” emekli oldu. Çeviri yaparak hayatını kazandı. 1989′da İstanbul’a yerleşti. Can Yayınları’nda editörlük yaptı. 1996′dan sonra Telos Yayınları’nda editör ve genel yayın yönetmeni. ESERLERİ Kargı 1963 Tutanaklar 1967 Kiraz Zamanı 1969 Karşı Yazgı 1974 Rüzgara Yazılıdır 1979 Elmanın Tarihi 1981 Kentler 1981 Yedi Deryalar Geçsen 1983 Siyasetname 1984 Eski Şiirler 1985 Hayatbilgisi 1986 Zorba ve Ozan 1987 Başak ile Terazi 1989 Burçlar Kuşağı 1989 Can Yelekleri Tavandadır 1989 Gürlevik 1990 Gündönümü Gündönümü 1992 Yazın Sesi 1994 Uykusuzluk 1996 Mani-Hayy 1998 ÖDÜLLERİ 1978 TDK çeviri ödülü 1968 May Edebiyat ödülü Fransa Hükümeti Officier Nişanı 1990 ÖLÜMÜ DENEYEN KÜÇÜK KIZA Bir anıt düşledim senin için mor bir tanyerinin kıyısına diktim geldi saçlarına yuva yaptı ay kuşlar, çiçekler seninle konuştular sen anladın onların yarasını Sabahın beşi kardeşin senin çakıltaşları da kardeşin gün batarken menekşe olacaklar ve basma gömlekler giyecekler bir sen anladın onların yarasını Yeni bir sözlük yarattın kendin için kuşlara, çiçeklere, çakıltaşlarına da öğrettin sizin için bir dünya kuruldu sözcüklerden ev: soluksuz bir at okul: sürgün yeri Gökyüzü: yok Sokak: çıkmaz Dünya: surlar Düşler: sığınak - Ölümden korkmadın mı küçük - Hayır çok ölü gördüm ben Gökten yağan kuşları can çekişen kediyi sesi kesilen ağaçları görmüştür bir kentin öldüğünü görmüştür ölümün öldüğünü görmüştür Bir anıt düşledim senin için Mor bir tanyerinin kıyısına diktim __________________________________________________ _______________ Sezai Karakoç 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nü bitirdi. 1956-1965 arasında Maliye müfettiş yardımcılığı ve gelirler kontrolörlüğü görevlerini yaptı. İstifasının ardından gazetecilik ve yayıncılık işlerine girişti. Sonra yeniden gelirler kontrolörlüğündeki görevine döndü. 1974 sonrası yeniden devlet memurluğu görevinden ayrılarak gazetecilik ve yayıncılığa başladı. İkinci Yeni akımı doğrultusunda geleneksel İslam kültürü ile eski Türk ve Ortadoğu uygarlıklarından beslenen çarpıcı, mistik, özgün şiirler yazdı. ESERLERİ Körfez (1959) Şahdamar (1962) Hızırla Kırk Saat (1967) Sesler (1968) Taha’nın Kitabı (1968) Kıyamet Aşısı (1968) Gül Muştusu (1969) Zamana Adanmış Sözler (1970) Şiirler (1975) Ayinler (1977) Leyla ile Mecnun (1981) Ateş Dansı (1987) Alınyazısı Saati (1989) ÖDÜLLERİ 1968 Milli Türk Talebe Birliği Milli Hizmet Madalyası 1970 Sürgündeki Macar Yazarları Gümüş Madalya Ödülü 1982 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü 1988 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü 1991 Dünya Sanat ve Kültür Akademisi Ödülü MONNA ROSA I. Aşk ve Çileler Monna Rosa, siyah güller, ak güller; Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister; Ah, senin yüzünden kana batacak Monna Rosa, siyah güller, ak güller! Ulur aya karşı kirli çakallar Bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa. Monna Rosa, bugün bende bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar. Zeytin ağacının karanlığıdır Elindeki elma ile başlayan… Bir yakut yüzükte aydınlanan sır Sıcak ve minnacık yüzündeki kan Zeytin ağacının karanlığıdır. Zambaklar en ıssız yerlerde açar, Ve vardır her vahşi çiçekte gurur. Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar. Ellerin ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi… Ellerinden belli olur bir kadın. Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin, ellerin ve parmakların. Açma pencereni, perdeleri çek: Monna Rosa, seni görmemeliyim. Bir bakışın ölmem için yetecek; Anla Monna Rosa, ben öteliyim… Açma pencereni, perdeleri çek. Zaman çabuk geçiyor Monna; Saat on ikidir, söndü lambalar. Uyu da turnalar gelsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar; Zaman çabuk geçiyor Monna. Akşamları gelir incir kuşları Konarlar bahçenin incirlerine; Kiminin rengi ak, kiminin sarı. Ah, beni vursalar bir kuş yerine! Akşamları gelir incir kuşları… Ki ben, Monna Rosa bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında. Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar… Su kenarında Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa: Henüz dinlemedin benden türküler. Benim aşkım uymaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler… Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içini bak: Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurdan sonra büyürmüş başak. Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı Artık inan bana muhacir kızı. Altın bilezikler, o korkulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne; Bir tüy ki, can verir gülümsesen Bir tüy ki, kapalı geceye, güne; Altın bilezikler, o korkulu ten! Monna Rosa, siyah güller, ak güller Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister; Ah, senin yüzünden kana batacak Monna Rosa, siyah güller, ak güller |