241. Beyit :
Ref’ oldı sana hicâb-ı mâbeyn
Nüzhetgehün oldı kâbe kavseyn
Açıklama : Aradaki perde senin için kaldırıldı; Kabe kavseyn senin seyrangâhın oldu.
242. Beyit :
Getdün oraya ki getmek olmaz
Yetdün oraya ki yetmek olmaz
Açıklama : Öyle bir yere gittin ki, gidilmesi mümkün değil; öyle bir yere ulaştın k,, ulaşılması mümkün değil.
243. Beyit :
Bizden Hak’a arzlar yetürdün
Hak’dan bize müjdeler getürdün
Açıklama : Bizden Hakk’a dilekler ulaştırdın; Hak’dan ise bize müjdeler getirdin.
244. Beyit :
Lutf etti sana inayet-i Hak
Tevfîk-i nefâz-ı emr-i mutlak
Açıklama : Hakk’ın inayeti, sana görevini tam olarak yerine getirme gücünü lutfetti.
245. Beyit :
Hem mahzen-i ma’rifet kilîdi
Hem ni’met-i merhamet ümîdi
Açıklama : Hem, marifet mahzeninin kilidini, hem merhamet nimeti ümidini (bahşetti).
246. Beyit :
Deryâda olup ganî güherden
Zevk ile dönende ol seferden
247. Beyit :
Germ idi henüz hâbgâhun
Cünbişde gubâr-ı hâk-i râhun
Açıklama 246-247 : Deryada (eteğini) inci ile doldurup, zevk ile o seferden döndüğünde, yatağın henüz sıcaktı ve, yolunun tozu toprağı daha uçuşmakta idi.
248. Beyit :
İnsâf hemin ola siyâhat
Beyle sefer ile istirâhat
Açıklama : Doğrusu, seyahat işte böyle, yolculukta neş’e ve ihsana nail olmak bu şekilde olur.
249. Beyit :
Oldı sana munca feyz hâsıl
Bu vâkıadan zemâne gâfil
Açıklama : Sen bunca feyz ve bereketler elde ettin; fakat insanlar bu vakıadan habersizdirler.
250. Beyit :
Gâfilleri eyledün haberdâr
Esrâr-ı nihânı etdün ızhâr
Açıklama : Gafilleri haberdar eyledin ve gizli sırları açığa vurdun.
251. Beyit :
Açdun der-i iltifât u in’âm
Verdün gereğince her kime kâm
Açıklama : İltifat ve nimetler kapısını açtın ve herkese gereğince saadetler dağıttın.
252. Beyit :
Çün şefkat-i âmun oldı maksûm
Lutf eyle meni hem etme mahrûm
Açıklama : Herkesi kuşatan şefkatin taksim edildiğinde, lutfet de beni mahrum etme!
253. Beyit :
Bîçâre Fuzûliyem ki zârem
Züll-i güneh ile hâksârem
Açıklama : Biçare Fuzuli’yim; ağlayıp inliyorum; günah zilleti yüzünden perişanım.
254. Beyit :
Tedbîrde süstem ü sebük-rây
Sen bir meded etmesen mana vay
Açıklama : Tedbirde gevşek ve iradesizim; sen yardım etmezsen, vay halime!..
255. Beyit :
Ey meş’ale-i tarîk-ı târîk
V’ey râh-nümâ-yı râh-ı bârîk
Açıklama : Ey karanlık yolların meş’alesi ve ey dar geçitlerin kılavuzu!..
256. Beyit :
İhsânunı hâdi-i tarîk et
Bir feyz-i nazar mana refîk et
257. Beyit :
K’âlâyiş-i ihtilâfdan pâk
Pey-revligün eyleyem tarabnâk
258. Beyit :
Gülzâr-ı vücûdum ede sîr-âb
Bârân-ı rızâ-yı âl ü ashâb
Açıklama 256-258 : İhsanını yol gösterici eyle; lutufkâar bakışını bana yoldaş kıl; ki, ihtilaf bulağından kurtulmuş olarak, coşkun bir sevinçle izinden gideyim; (böylelikle) âl ve ashâbının rızasının yağmuru, varlığımın gülbahçesini suya kandırsın.
9. KONU
Bu Kasîde Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm ŞânındadırAçıklama : Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın Şânında Kaside
259. Beyit :
Yâ menba’a’l-mekârim u yâ ma’dine’l-vefâ
Yâ mecma’a’l-mahâsin u yâ mazhara’l-atâ
Açıklama : Ey cömertlikler kaynağı ve ey vefa madeni! Ey güzellikler kavşağı ve ey bağışlar aynası!
260. Beyit :
Entellezî buiste ileynâ mubeşşiran
V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ
Açıklama : Sen bize bir müjdeci olarak gönderildin. Allah seni halkın içinden seçti ve üsütn kıldı.
261. Beyit :
Entellezî tafaddalahu’l-kurbu ve’l-kabûl
V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ
Açıklama : Sen, Allah’a yakınlık ve kabul ile üstün kılındın; ululuk ve yücelikte de teksin.
262. Beyit :
Men irtecâ bilutfike mâhâbe v’entefa’
Men iktedâ bişer’ike mâdâa v’ehtedâ
Açıklama : Senin lutfunu dileyen, ümitsizliğe düşmedi ve kazançlı çıktı; şeriatına uyan, yokluğa yuvarlanmadı ve doğru yolu buldu.
263. Beyit :
Yâ avne men tefakkadehû inde şiddetin
Yâ kehfe men tehassane fi’d-darri v’eltecâ
Açıklama : Ey şiddet zamanında yardım arayanların yardımcısı! Ey sıkıntı anında sığınak arayanların barınağı!
264. Beyit :
İsî nemîresed be tu der kadr u menzilet
Ber çerh eger nihed zi ser-i iktidâr pâ
Açıklama : İsa, kudretle çarha ayak bassa da, değer ve rütbece sana erişemez.
265. Beyit :
Mi’râc yâftî tu vu ber Tûr şud Kelîm
Fark ez tu tâ Kelîm zi arzest tâ semâ
Açıklama : Sen mirac yaptın; Musa (Kelim) Tûr’a çıktı… Seninle Musa arasındaki fark, yerle gök kadardır.
266. Beyit :
Âb-ı tu bûd k’âteş-i Nemrûdrâ nişand
Rûzî ki kerde bûd der âteş Halîl câ
Açıklama : İbrahim Halilullah’ın ateşe düştüğü gün, o ateşi söndüren senin suyundu.
267. Beyit :
İkrâr-ı kâfirîst zi şer-‘i tu inhirâf
Burhân-ı gum-rehîst be gayr-i tu iktidâ
Açıklama : Senin şeriatından (yolundan) sapmak, kâfirliğin kabulüdür ve senden gayrısına uymak, yoldan çıkmanın delilidir.
268. Beyit :
Tâ munkatı’ negerded ez âsîb-i ihtilâf
Şud beste ber tu silsile-i silk-i enbiyâ
Açıklama : İhtilaf belâsı yüzünden kopmasın diye, peygamberler kuşağı zinciri sana bağlanmıştır.
269. Beyit :
Bâ enbiyâsat nisbet-i zât-ı tu çun elif
Hem ibtidâ tuî be hakîkat hem intihâ
Açıklama : Senin zâtının peygamberlere göre durumu, elif harfi gibidir; çünkü, gerçekte sen hem baş, hem sonsun.
270. Beyit :
Takdîr cuz rizâ-yı tu kârî nemîkuned
Peyveste tâat-i tu edâ mîkuned kazâ
Açıklama : Kader senin hoşnutluğunu kazanmaktan başka bir iş yapmıyor; kaza ise daima sana eğmeğe devam ediyor.
271. Beyit :
Ey âftâb-ı zâtuna her zerre bir nebî
Min şer’ ü din diyârına her zerreden ziyâ
Açıklama : Ey, zatının güneşine her zerre bir haberci olan ( ve ey ) bin şeriat ve din ülkesine her zerreden düşen ışık!
272. Beyit :
Sen gâyet-i vücûdsen ü özgeler tufeyl
Sen pâdişâh-ı mülksen ü özgeler gedâ
Açıklama : Sen, varlığın gayesinin ve senden başkaları sana muhtaç. Sen mülkün padişahısın ve senden gayrılar ise dilencidir.
273. Beyit :
Cârûb-i gerd-i reh-güzerün bâl-i Cebreîl
Tâk-ı revâk-ı dergehün eyvân-ı Kibriyâ
Açıklama : Yolunun tozunun süpürgesi, Cebrail’in kanadıdır. Dergahımın çardağının kubbesi, Allah’ın yüce arşıdır.
274. Beyit :
Dârü’ş-şifâ-yı haşrde bîmâr-ı ma’siyet
Şehd-i şefâatünden umar şerbet-i şifâ
Açıklama : Günah hastaları, mahşer hastanesinde senin şefaatinin balından şifa şerbeti umarlar.
275. Beyit :
Ey çâr-yâr-ı kâmilün a’yân-ı mülk-i dîn
Erbâb-ı sıdk u ma’dilet ü re’fet ü hayâ
Açıklama : Ey doğruluk, adalet, merhamet ve haya sahibi dört olsun dostun, din ülkesinin gözdeleri olan!
276. Beyit :
Devrün bu dört fasıl ile bir mu’tedil zamân
Şer’ün bu dört rükün ile bir mu’teber binâ
Açıklama : Zamanın, bu dört mevsim ile ılıman bir zamandır ve şeriatın, bu dört direk ile sağlam bir binadır.
277. Beyit :
Yâ Mustafâ Fuzûli-i muhtâca rahm edüp
İzhâr-ı iltifât ile kıl hâcetin revâ
Açıklama : Ey Muhammed Mustafa! Bu muhtaç Fuzuli’ye merhamet buyur da, iltifat gösterip, hacetini gider!..