71. Beyit :
Men akldan isterem delâlet
Aklum mana gösterür delâlet
Açıklama : Ben akıldan yol göstermesini istiyorum; aklım bana yoldan çıkmayı öğütlüyor.
72. Beyit :
Tahkîk yolında akl n’etsün
A’mâ vü garîb handa getsün
Açıklama : Tahkik yolunda akıl ne yapsın! Âmâ ve garip biridir, nereye gitsin!
73. Beyit :
Tevfîk edesen meger refîkum
Tâ sehl ola şiddet-i tarîkum
Açıklama : Eğer yardımını benim yoldaşım yaparsan, işte o zaman yolumun zorlukları kolaylaşır.
74. Beyit :
Gör hırsumu isteğünce ver kâm
Senden ikbâl ü menden ikdâm
Açıklama : Seni istemedeki hırsımı gör ve beni emelime kavuştur. Talihimi yar etmek senden; gayret ve sebat benden.
75. Beyit :
İlmünde ıyandur i’tikâdum
Sensen senden hemin murâdım
Açıklama : Sana olan imanım ilmince malumdur. Sensin (yine) senden daima muradım.
76. Beyit :
Dünyâ nedür ü tallukâtı
Endîşe-i mevtdür hayâtı
Açıklama : Dünya ve içindekiler nedir? Bütün hayatı ölüm düşüncesinden ibarettir.
77. Beyit :
Ammâ demezem yamandur ol hem
Ser-menzil-i imtihandur ol hem
Açıklama : Fakat, ona da kötüdür demiyorum. Çünkü aynı zamanda o bir imtihan yeridir.
78. Beyit :
Billah ki bu dil-firîb menzil
Eyle mana verdi râhat-i dil
Açıklama : Billahi bu gönül aldatan yer, bana o kadar kalp huzuru verdi ki ;
79. Beyit :
Kim eski makâmumı unutdum
Sandum vatanum makâm dutdum
Açıklama : Artık eski makamımı unuttum; sandım ki (asıl) vatanımı makam tutmuşum.
80. Beyit :
Müşkil gelür imdi terkin etmek
Bir özge makâma dahi getmek
Açıklama : Zor geliyor şimdi onu ter edip de bir başka diyara gitmek.
81. Beyit :
Men beyle kılurdum i’tibârı
Kim munda olur gönül karârı
82. Beyit :
Mundan özge makâm olmaz
Zevkı bu yerün tamâm olmaz
Açıklama 81-81 : Ben öyle zannederdim ki,; gönlün rahat ve huzuru yalnız burada olur,; bundan başka makam olmaz ve buradan başka bir yerin zevki tam değildir.
83. Beyit :
Ammâ çü senündürür bu güftâr
Kim dünyeden özge âhıret var
84. Beyit :
Oldur ki makâm-ı câvidandur
Kâm-ı dil ü râhat-ı revandur
Açıklama 83-84 : Ama, madem ki <<Dünyadan başka ahiret vardır; o ebedilik makamdır, gönlün lezzeti ve bitmeyen bir rahatlıktır>> sözü semindir;
85. Beyit :
Güftâruna i’tikâd kıldum
Ol yahşırağ olduğını bildüm
Açıklama : Sözüne iman ettim ve tercih edilir olduğunu anladım.
86. Beyit :
Bildüm ki budur senün murâdun
Kim ehl-i kemâl ola ibâdun
87. Beyit :
Munda yete rütbe-i kemâle
Anda yete devlet-i visâle
Açıklama 86-87 : Bildim ki, kullarının kemal sahibi olmalarını, burada(dünyada) olgunlaşıp, orada (ahirette) visal ( kavuşma) saadetine kavuşmalarını istiyorsun.
88. Beyit :
Farz oldı bu azmi cezm kılmak
Mi’râc-ı kemâle azm kılmak
Açıklama : Farz oldu bu niyette kesin karar kılmak ve olgunluk miracına yükselmeğe azm etmek.
89. Beyit :
Bu râhdan etmek olmaz ikrâh
Hoş râhdürür sana geden râh
Açıklama : Bu yoldan uzak durmak olmaz; çünkü en güzel yoldur sana giden yol.
90. Beyit:
Evvelde çü lutfun oldı ma’lûm
Âhır günde hem etme mahrûm
Açıklama : Madem ki başlangıçta lutfettin; âhiret gününde de, ne olursun, mahrum etme!..
91. Beyit :
Çün yâd-ı visâl edüp revânum
Azm-i reh-i kurbün ede cânum
Açıklama : Ruhuma visal arzusu düşüp, canım sana yakınlık yoluna revan olduğunda;
92. Beyit :
Ol lahza hem etme şefkatün kem
Tevfîki refîkum eyle bir dem
Açıklama : O an şefkatini esirgeme de, yardımını bana yoldaş eyle!
93. Beyit :
Çün akl ile dil emânetündür
Mende eser-i inâyetündür
Açıklama : Madem ki akıl ile can senin emanetindir ve bunlar bende inayetinin eserleridir;
94. Beyit :
Munları menümle zâr kılma
Bir niçe azîzi hâr kılma
Açıklama : Bunları benimle birlikte ağlayıp inletme, bu azizleri hor ve hakir kılma!..
95. Beyit :
Tâ kim bu makâmı terk edende
Senden yana azm edüp gedende
96. Beyit :
Menden âzürde getmesünler
Dergâha şikâyet etmesünler
97. Beyit :
Şûm olmasun anlara visâlüm
Olmasun olardan infiâlüm
Açıklama 95-96-97 : Ta ki, bu diyarı terk edip de senden yana yola düşüp gittiğimde, benden incinmiş olarak ayrılmasınlar ve (ilahi) dergâha (beni) şikâyet etmesinler; (âhirette) kavuşmam onlara uğursuzluk (sebebi) olmasın da, onlara gücenmiyeyim.
4. KONU
Bu kasîde Hazret-i Bârî Şâmındadur
Açıklama : Bu Kasîde Yüce Yaratıcı Allah’ın Şanında Söylenmiştir.
98. Beyit :
Âferin ey sâni’-i ten perver-i can âferin
Hâliku’l-eşya ilâhu’l-halk Rabbu’l-âlemîn
Açıklama : En yüksek övgüler senin içindir ey tenleri vücuda getiren ve canları besleyen Tanrı!..Ey eşyanın yaratıcısı, halkın ilahı ve âlemlerin Rabbı!..
99. Beyit :
Mübdi’-i âsâr-ı kudret akd-peyvend-i vücûd
Zâbit-i erkân-ı fıtrat nakş-bend-i mâ’ü tîn
Açıklama : Kudret ve iktidar alametlerini ortaya çıkaran, varlık bağını düğümleyen, yaradılışın esaslarını elinde tutan, su ve topraktan şekil çıkaransın.
100. Beyit :
Ey semûm-ı satvetün te’sîri nîrân-ı cahîm
V’ey sehâb-ı rahmetün sîr-âbı Firdevs-i berîn
Açıklama : Ezici kudretinin yakıcı rüzgârı, cehennemin narını alevlendiren ve ey rahmetinin bulutu yüksek Firdevs cennetlerini sulayan Tanrı!..
101. Beyit :
Kudretün gülzârına bir sebze Sidrü’l-müntehâ
Hikmetüm şem’ine bir pervâne Cibrîl-i emîn
Açıklama : Sidretü’l-müntehâ senin kudretinin gül bahçesinde bir yeşillik; Cebrail ise, senin hikmetinin lambasına bir pervanedir.
102. Beyit :
Sun’un eyvânında bir kandîldür nüh âsmân
San’atun dîbâcesinden bir varak rûy-i zemîn
Açıklama : Dokuz kat gök, kudretinin köşkünde bir kandil; yeryüzü ise, senin sanat kitabının önsözünden bir yapraktır.
103. Beyit :
Dergeh-i ta’zîm ü tekrîmünden âlem kâm-cûy
Hırmen-i ihsân ü eltâfundan âdem hûşe-çîn
Açıklama : Âlem, senin kerem ve yüceliğinin kapısında muradını arar; insanoğlu ise senin ihsan ve lütuf harmanından başak toplayıcıdır.
104. Beyit :
Arsa-i idrâk-i fevz-i re’fetün dârü’l-emân
Rişte-i ümmîd-i feyz-i rahmetün hablü’l-metîn
Açıklama : Senin esirgemenin selâmet arsası bizim sığınağımız; rahmet yağmurunun ümit ipi ise tutanağımızdır.
105. Beyit :
Hâdken her zerre te’yîdünle bir cism-i latîf
Âbdan her karta tevfîkünle bir dürr-i semîn
Açıklama : Her zerre toprak senin kudretinle latif bir cisim olur ve her katre senin yardımınla kıymetli bir inci haline gelir.
106. Beyit :
Ol amîmü’l-feyz mün’imsen ki feyz-i şâmilün
Rızk taksîminde kılmaz imtiyâz-ı küfr ü dîn
Açıklama : Sen öyle bağışı bol ve yaygın bir nimet sahibisin ki, her şeyi kuşatan rahmetin, rızık dağıtımında kâfir ve mümin ayırımı yapmaz.
107. Beyit :
Vâdi-î derkündedür ser-geşte fehm-i tünd-seyr
Mülk-i tevhîdündedür mahsûr akl-ı dûr-bîn
Açıklama : Çabuk yürüyüşlü anlayış, senin gerçeğini kavrama vadisinde şaşkındır; uzak görüşlü akıl ise seni birleme mülkünde, kuşatılmış haldedir.
108. Beyit :
İlm-i irfânunda her kim bir yakîn bulmış velî
Hîç şek yohdur kim ol idrâki hasr etmez yakîn
Açıklama : Senin gerçeğini bilme yolunda herkes bir yakınlık elde etmiş olabilir; lâkin, hiç şek ve şüphe yoktur ki yakîn bile o idrake asla ulaşamaz.
109. Beyit :
İktizâ-yı hikmetün ızhâr- kudret kılmaga
İhtilâf-ı tab’ile ezdâdı etmiş hem-nişîn
Açıklama : Hikmetinin iktizası, senin kudretini göstermek için, huyları, tabiatları farklı farklı kılmış ve zıtları bir araya getirmiştir.
110. Beyit :
Hâdisât-ı ihtilâf-ı devrden görmez halel
Kime kim ma’mûre-i hıfzun olur hısn-ı hasîn
Açıklama : Kim senin koruyuşunun müstahkem kalesine sığınırsa, zamanın ihtilaflı hadiselerinden zarar görmez.
111. Beyit :
Hîç kim cürm ile dergâhundan olmaz nâümîd
Senden ister kâm eger rüsvâ vü ger halvet-nişîn
Açıklama : Hiç kimse, suç ve günah sebebi ile senin kapından ümidini kesmez; ister tanınan-bilinen biri olsun, ister tenhalarda oturan biri, herkes yalnız senden muradını ister.
112. Beyit :
Sensen ızhâr eyleyen ma’şûka âşık şevkıni
Âşıkı sensen kılan ma’şûk şevkiyle hazîn
Açıklama : Sensin, mâşuka aşığın arzusunu gösteren ve âşıkı maşuk arzusu ile hüzünlendiren.
113. Beyit :
Neşê-i aşkunladur Mecnun sürûdı sûznâk
Pertev-i hüsnünledür Leylî cemâli nâzenîn
Açıklama : Mecnunun şarkıları senin aşkının neş’esi ile böylesine yakıcıdır; Leylâ’nın yüzünün böyle zarif oluşu da senin güzelliğinin şavkıyladır.
114. Beyit :
Pâdişâhâ iktizâ-yı hikmetün tenbîh edüp
Gerçi havrâ ravza-i tââta konmışdır rehîn
115. Beyit :
Tâatun eyler Fuzûlî tâkat oldukça veli
Hırs ile ne ravza-i Rıdvan diler ne hûr-i în
Açıklama 114-115 : Ey Padişah! Gerçi, hikmetin gereği, huriler tenbih edilerek taat (kulluk) cennetine rehin olarak konmuştur; ve Fuzuli de gücü yettiğince sana kullukta bulunmaktadır; ama hırs ,le ne Rıza cennetini ister, ne de güzel gözlü hurileri!..
116. Beyit :
Hûr-i în ü ravza-i Rıdvan havâyîlikdürür
Nefsden geçmişdür ol senden rızâ ister hemîn
Açıklama : Güzel gözlü huriler ve Rıza cenneti (bir çeşit) havayîliktir; halbuki o (Fuzuli), nefsden geçmiştir ve senden sadece rıza istemektedir.