Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11.07.08, 11:35   #2 (permalink)
Kullanıcı Profili
Başak
Moderator
 
Başak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 7.449
Konular: 6324
Puan Grafiği
Rep Puanı:14360
Rep Gücü:167
RD:Başak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond reputeBaşak has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 53
719 Mesajına 1.316 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart

5. EXCLAMATIVE CLAUSE
- He didn't know what a great chance he had missed.
Nasıl da / Ne de büyük bir şans kaçırm?? olduğunu bilmiyordu.
- It is incredible how fast he can run.
O kadar hızlı koşabilmesi inanılmaz (bir şey).
Bu yapı kimi zaman iki ayrı anlam taşıyabilir ve doğru anlamın çıkarılması için cümlenin geçtiği metnin içeriğine bakılması gerekebilir.
- I told her how late she was.
(a) Ona ne kadar geciktiğini söyledim [saatten haber verdim].
(b) Ona ne kadar da geciktiğini söyledim.
- They didn't know what mistake they had made.
Ne hata yaptıklarını bilmiyorlardı.
- They didn't know what a mistake they had made.
Nasıl da (büyük) bir hata yapmış olduklarını bilmiyorlardı.
6. INFINITIVE CLAUSE
Türkçe'ye "yüklem + -mEk" şeklinde aktarılabilir.
6.1. To ..
- To join the army was his only dream. (S(TO+V+O) + V + O)
Orduya katılmak tek rüyasıydı.
6.2. To ..+ "be" + to ..
- To challenge him is to risk your life. (S(TO+V+O) + V +O(TO+V+O))
Ona meydan okumak kendi yaşamını riske atmaktır.
6.3. .. object + to
- My father didn't want me to argue with Tom. /my arguing ... (S + V + O + O(TO+V+O))
Babam (benim) Tom ile münakaşa etmemi istemedi.
6.4. İsim, to ..
Bu yapı "Non-defining Relative Clause" ile benzerlik gösterir.

- Your ambition, to become a lawyer, requires hard work. (S(NOUN, TO+V+O) + V + O)
(Senin) avukat olma(k) hevesin sıkı çalışma gerektirir.
Bu yapının benzeri, "It .." ile sık olarak kullanılır.
- It is natural for them to be together.
that they are together.
that they should be together.
- It would be unwise for you to marry her.
if you were to marry her.
7. "-ING" CLAUSE
Türkçe'ye "yüklem + -mEk" şeklinde aktarılabilir.
7.1. "-ing" ..
- Watching TV has been his only enjoyment. (S(-ING+O) + V + O)
Televizyon seyretmek onun tek eğlencesi olmuştur.
7.2. "be" + "-ing"
- His first job had been selling computers. (S +V + O(-ING+O))
İlk işi bilgisayar satmak olmuştu.
7.3. İsim, "-ing"
Bu yapı "Non-defining Relative Clause" ile benzerlik gösterir.
- Her thesis, studying cognitive factors, takes up all her time. (S(NOUN, -ING+O) + V + O)
Bilişsel unsurları incelemek konulu tezi tüm vaktini alıyor.
7.4. .. my/his/..(=Possessive) + "-ing"
- I am against their digging the area. (S +V + O(POSSESSIVE+-ING+O))
(Ben) onların bölgeyi kazmalarına kar??yım.
7.5. My/His/..(=Possessive) + "-ing" ..
- My forgetting her name was a great mistake. (S(POSSESSIVE+-ING+O)+V+O)
(Benim) onun adını unutmam/unutuşum büyük (bir) hataydı.
7.6. There ... no /any + -ing ...
Bu yapının Türkçe'ye aktarılması için her zaman kullanılabilecek bir yol önermek olanaksızdır.
- There was no / wasn't any mistaking that voice.
O sesi tanımamak / başka seslerle kar??tırmak olanaksızdı.
- There is no / isn't any knowing what they will do next.
Gelecek sefer ne yapacakları bilinmez.
8. BARE INFINITIVE CLAUSE
8.1. Ettirgen Yapı ("Causative")
a) have so. do stg. = birisine birşeyi rica ya da atama yolu ile yaptırmak.
- We had the waiter clean the table.
Garsona masayı temizlettik.
b) get so. to do stg. = birisine ikna yolu ile birşey yaptırmak.
- Can you get your father to lend you the car ?
Babanı arabayı vermeye ikna edebilir misin ?
c) make so. do stg. = birisine birşeyi (zorla) yaptırmak.
- I'm not guilty ! They made me do it.
Ben suçlu değilim ! Bana onlar yaptırdılar.
d) have / get stg. + V3 = birşeyi yaptırmak
- She has had her hair dyed.
Saçını boyattı.
Bu yapıda "get + V3" yerine göre edilgen anlam taşıyabilir. Örneğin,
- He got himself beaten
cümlesi ettirgen olarak ele alındığında
Kendisini dövdürdü
anlamı ortaya çıkmaktadır. Oysa yapıyı edilgen olarak ele almak daha iyi olur:
Dayak yedi. /Dövüldü.
İngilizce ettirgen yapıların çevirisi esnasında sorun oluşturmasa da, yanlışlıkla eklenecek bir "t" harfi yanlış anlam ile sonuçlanabilmektedir. Yani, hatalı olarak "yüklem + -DIrmEk" yerine "yüklem + - DIrtmEk" yapısının kullanılması. İkinci yapının doğru olarak kullanılması aşağıdaki örnekte açıklandığı şekilde olmalıdır.
- I've had the car cleaned. ETTİRGEN
Arabayı temizlettim.
- I've got someone to have the car cleaned.
Arabayı (birisine) temizlettirdim.
8.2. but / except
İstisna belirten durumlarda "but" ve "except" kelimelerinden sonra gelen yüklem "to" almadan kullanılır.
- She did everything but come to the point.
Sadede gelmek dışında herşeyi yaptı.

COMPARISON CLAUSE
1. EŞİTSİZLİK
1.1. "... than" yapıları ( = Comparative)
Sıfata "daha" niteliği kazandıran "-er" ve "more" eklenmesi ile oluşan yapılardır.
sıfat + -er / more + sıfat + than
- She is more intelligent than she looks.
(O) göründüğünden daha zeki(dir).

Bu yapı Türkçe'ye "... -dEn daha + sıfat" şeklinde aktarılır.
1.2. rather than + sıfat / isim
Bir kıyaslama cümlesi olmamasına karşın bu kullanım sık sık karıştırılmasından ötürü bu bölümde ele alınmaktadır.
- I'd call her hair chestnut rather than brown.
Ben onun saçına kahverengiden çok/ziyade kestane diyeceğim/derdim.

Bu yapı Türkçe'ye "-dEn çok/ziyade" yapısı ile aktarılır.
1.3. more and more / -er ... -er
"Gitgide", "daha da" anlamını katmak amacı ile kıyaslama yapısının tekrarlanması gerekmektedir.
- It is getting colder and colder.
Hava gitgide soğuyor.
- She is becoming more and more aggressive.
Gitgide saldırganlaşıyor.
1.4. more + isim
"More" kelimesi her zaman bir sıfatı nitelemez. Bazan bir ismin niceliğinin belirtilmesinde de kullanılabilir.
- More people than ever leave their villages for a major city.
Şimdiye kadar olduğundan daha fazla / Görülmedik sayıda insan büyük şehirde yaşamak için köyünü terkediyor.
1.5. "most" ve "-est" yapıları ( = Superlative )
Sıfata "en" niteliği kazandıran "most" ya da "-est" yapılarının eklen-mesi ile oluşturulur.
the/my/.. + isim + sıfat + -est / most + sıfat
- My biggest contribution is this monument.
Benim en büyük katkım bu anıt(dır).

Bu yapı Türkçe'ye "en + sıfat + isim" şeklinde aktarılır.
1.6. most + isim
İsim ile kullanıldığı zaman "most" kelimesi bir kıyaslama niteliği getirmemektedir.
- Most people do not care about the dangers of pollution.
Çoğu insan kirliliğin tehlikelerine aldırış etmemekte.

Bu yapı Türkçe'ye "çoğu + isim" şeklinde aktarılır.
1.7. The + comparative, the + comparative
- The sooner you come the better (it is).
Ne kadar erken gelirsen o kadar iyi (olur).

Bu yapı Türkçe'ye "ne kadar ... o kadar" ile aktarılır.
2. EŞİTLİK
2.1. as + sıfat / zarf + as
- He is as tall as I am / me.
(O) benim kadar uzun boylu(dur).

Bu yapı Türkçe'ye "kadar" kullanılarak aktarılabilir.

"As" yapısı birden fazla anlam için kullanılabilir. Ayrıntılı bilgi için parantez içinde verilen bölüme bakılması gerekmektedir.
as well as - He can't dance as well as me. ("Comparison")
- She is clever as well as (being) beautiful. [=yanısıra]
as long as - My hair is as long as his. ("Comparison")
- I'll work as long as I live. ("Time")
- He can come as long as he is sober. ("Condition")
as soon as - I'll come in as soon as five minutes. ("Comparison")
- As soon as she saw him, she fainted. ("Time")
as far as - I went as far as Istanbul. ("Comparison")
- As far as I know, she is a vet. ("Comment")
2.2. the same + isim + as
- He earns the same (money) as me / I do.
Benimle aynı parayı kazanıyor. / Benim kadar kazanıyor.
3. YETERLİLİK VE FAZLALIK
3.1. Sıfat / zarf + enough (for so.) to + yüklem
- The water is acidic enough to scare people.
Su insanları kaçırtacak kadar asitli.

Bu yapı Türkçe'ye "- EcEk / - EbIlEcEk" ile aktarılır.
3.2. too + sıfat / zarf (for so.) to + yüklem
- It is too heavy for me to lift.
O benim kaldıramayacağım kadar ağır.

Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - EmEyEcEk kadar" ya da "yüklem + - EbIlEcEğIndEn çok / fazla" yapıları ile aktarılabilir.
4. MUCH/EVEN/FAR/A LOT/A LITTLE/ A BIT/ALL THE + COMPARATIVE
İngilizce'de kıyaslamayı güçlendirmek amacı ile comparative yapının önüne çok ya da biraz anlamı ta??yan kelimeler yerleştirilebilir.
Bu yapılar kendi başlarına kıyas oluşturamazlar.
Yani,
* He is much experienced than the rest of the applicants
cümlesi hatalıdır. Doğru cümlenin
- He is much more experienced than the rest of the applicants
şeklinde olması gerekir.
Bu yapılardan much, far, a lot, even, all the Türkçe'ye çok ile, a little ve a bit ise biraz/ bir parça ile aktarılabilir.
5. SO ... THAT / SUCH ... THAT
So ... that İngilizce'de
so + sıfat + (that) [1]
so + zarf + (that) [2]
so + sıfat + a(n) + isim + (that) [3]
so + many/much/few/little + isim + (that) [4]
such ... that ise
such + sıfat + isim + (that) [5]
şeklinde oluşturulur.
- The problem was so difficult that we couldn't solve it. [1]
Problem o kadar zordu ki çözemedik.
- He spoke so eloquently that everybody congragulated him. [2]
O kadar etkili konuştu ki kendisini herkes kutladı.
- It was so difficult a problem that we couldn't solve it. [3]
- He has so many books that he can't remember how many. [4]
O kadar çok kitabı var ki sayısını hatırlayamıyor.
- He gave such a wonderful speech that we were astounded. [5]
O kadar güzel bir konuşma yaptı ki ağzımız açık kaldı.

Bu yapılar Türkçe'ye "o ... kadar ki" şeklinde aktarılır.


TIME CLAUSE
1. TANIM
"Time Clause" yapılarda zaman uyumu kuralına dikkat etmek gerekir. Bu cümlelerde, ana cümle ile yan cümlede kullanılan tense uyumlu olmalıdır. Yani,
PRESENT PRESENT I never forget to pray before I go to bed.
PRESENTFUTURE Will you be there when I arrive at the airport.
PASTPAST When we got there, the film was over.
"Time Clause" yapılarda zaman uyumu kuralına bir tek since uymamaktadır.
I've known him since I left school. PRESENT« PAST
2. TIME BEFORE
2.1.Until/Till
KULLANIMI
until/till + isim / cümle / -ing
ÇEVİRİSİ
yüklem + -E / -IncEyE kadar [1]
isim + -E kadar [2]

- He worked patiently until he completed polishing. [1]
Cilalamayı bitirene/bitirinceye kadar sabırla çal??tı.
- Until the war, they didn't know any poverty. [2]
Savaşa kadar, yoksulluk nedir bilmediler.
"Until" ve "by" kelimelerinden hangisinin kullanılaca?? konusu çeviri ya da İngilizce yazma/konuşma esnasında bir tereddüt konusu olabilmektedir.
"Until" belirli bir zamana kadar süren bir olay ya da durum için kullanılır.
- I have to keep writing until the end of next year.
"By" belirli bir zamanda ya da o zamandan önce oluşan bir olay için kullanılır.
- My book will be finished by the end of next year.
Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da, "by" kelimesinin zaman yapılarında bu tür kullanımında hiçbir zaman bir "conjunction" olarak kullanılamaması, yani, ardından bir S+V+(O) yapısının gelememesidir.
2.2. Before
KULLANIMI
before + isim / cümle / -ing
ÇEVİRİSİ
yüklem + -mEdEn önce
yüklem + -DEn önce

- They left before the door was opened.
Kapı açılmadan önce gittiler.
2.3. By the time
KULLANIMI
by the time + cümle
ÇEVİRİSİ
yüklem + -EnE kadar

- They will have gone by the time we arrive.
Biz varana kadar onlar gitmiş olacaklar.
3. SAME TIME
3.1. As
KULLANIMI
(just) as + cümle
ÇEVİRİSİ
(tam) ... -(i)ken

- As she was walking down the road, she was hit by a lorry.
Yolda yürürken (ona) bir kamyon çarptı.
3.2. As long as/So long as
KULLANIMI
as long as/so long as + cümle
ÇEVİRİSİ
yüklem + -DIğI sürece/müddetçe

- I'll love you as long as I live.
Seni yaşadığım sürece seveceğim.
3.3. While/(Whilst)
Bu kelimelerden "whilst" çok resmi yapılarda kullanılabilir.
KULLANIMI
while/whilst + cümle [1] / -ing [2]
ÇEVİRİSİ
yüklem + -(i)ken

- They came while I was sunbathing. [1]
Ben güneşlenirken geldiler.
- While walking, he stumbled and fell. [2]
Yürürken sendeledi ve düştü.
3.4. When/Whenever
KULLANIMI
when + cümle [1] / sıfat [2] / -ing [3]; whenever + cümle [4] / sıfat [5]
ÇEVİRİSİ
(her ne) zaman ... -sE
yüklem + - DIğI zaman/-E/Ir(i)ken/-DIğI(n)dE/-IncE/ -DIkçE

- When I sleep I always snore. [1]
Ben uyurken hep horlarım.
- Please do your exercise when(ever) possible. [2]
Lütfen mümkün olan bir zaman / fırsat bulduğunda al??tırmanı yap.
- Be careful when lifting this bag. [3]
Bu çantayı kaldırırken dikkatli ol.
- She visits her parents whenever she finds time. [4]
Ne zaman fırsat bulsa anababasını ziyaret eder.
3.5. Now that
KULLANIMI
now that + cümle
ÇEVİRİSİ
için
(Hazır) ... yüklem -DIğI [(n)E] göre

- Now that everybody is here, we can start the meeting.
(Hazır) herkes burada olduğuna göre, toplantıya başlayabiliriz.
3.6. "-ing"
- He came in shouting.
Bağırarak girdi.
Bu yapıya benzer bir yapıda hiç yüklem kullanılmamaktadır:
- He came in drunk. (= When he came in he was drunk.)
3.7. During
KULLANIMI
during + isim
ÇEVİRİSİ
esnasında

- During the storm, a lot of people hid in the cinema.
Fırtına esnasında bir çok insan sinemaya s???ndı.
4. TIME AFTER
4.1. After
KULLANIMI
after + cümle [1] / -ing [2] / isim [3]
ÇEVİRİSİ
yüklem/isim + -DEn/(mEsIn)In ardından/sonra

- After he had seen the murder, he couldn't sleep whole night. [1]
Cinayeti gördükten sonra bütün gece uyuyamadı.
- After finishing his meal, Peter went to bed. [2]
Yemeğini bitirdikten sonra Peter yatmaya gitti.
- After the riot, everything is calm and quiet. [3]
Ayaklanmanın ardından herşey sessiz ve sakin.
4.2. As soon as
KULLANIMI
as soon as + cümle [1] / -ing [2]
ÇEVİRİSİ
yüklem + -Er yüklem + -mEz

- As soon as she saw the poster, she burst out a laughter. [1]
Posteri görür görmez bir kahkaha patlattı.
- As soon as leaving work, he rushes to the bar. [2]
İşten çıkar çıkmaz bara koşar.
4.3. Directly/Immediately
Bu iki yapı da sık kullanılmaz.
KULLANIMI
directly/immediately + cümle
ÇEVİRİSİ
yüklem + -Er yüklem + -mEz

- She smiled immediately she heard the news.
Haberi duyar duymaz gülümsedi.
4.4. Once
KULLANIMI
once + cümle [1] / -ing [2]
ÇEVİRİSİ
Bir kez .. yüklem + -DI mI/-mEyE gör-

- Once I make make up my mind, nothing can stop me. [1]
Bir kez kararımı verdim mi beni hiçbirşey durduramaz.
- Once signing this contract, you will have to obey the rules. [2]
(=Once you sign this contract ...)
4.5. Since
KULLANIMI
since + cümle [1] / -ing [2] / isim [3]
ÇEVİRİSİ
yüklem + -Den beri/bu yana

- He feels much better since he completed his exams. [1]
Sınavlarını tamamladığından beri kendisini çok daha iyi hissediyor.
- We haven't gone out since visiting you. [2]
Sizi ziyaret etmemizden beri(dir) dışarı çıkmadık.
- I've been typing since 12. [3]
12'den beri daktilo yazıyorum.
4.6. When/Whenever
Kullanım ve çeviri açısından "Same time" başlığı altında ele alınan "when / whenever" ile aynıdır.
4.7. Now that
Kullanım ve çeviri açısından "Same time" başlığı altında ele alınan "now that" ile aynıdır.
4.8. No sooner ... than
KULLANIM
No sooner + had + Subject + V3 + than ..+ Simple Past
(Mutlaka devrik yapıda kullanılır)
ÇEVİRİ
Daha yeni/Henüz ... yüklem + -mIştI ki ...

- No sooner had he left than he heard the explosion.
Daha yeni çıkmıştı ki patlamayı duydu.
4.9. Hardly/Scarcely ... when
Kullanım ve çeviri açısından "No sooner ... than" yapısı ile aynıdır. Mutlaka devrik yapıda kullanılır.
4.10. On, upon
"-ing" başlığı altında (aşağıda) ele alınmaktadır.
4.11. (only) to ...
Geçici bir durumu göstermek ve durumun ortaya çıkardığı sonucu ifade etmek için kullanılır.
- I rushed to the door to discover it was locked
cümlesinde "to discover" yapısı "in order to discover" anlamı taşımamaktadır, zira bu anlamı taşıyor olsa kapının kilitli olduğunu bile bile kapıya gitme söz konusu olacaktır.
* Kapının kilitli olduğunu keşfetmek için kapıya koştum.
Bu yapının gerçek karşılığı
... to discover = and I discovered
yaklaşımı ile
Kapıya koştum ve kilitli olduğunu farkettim
şeklinde olacaktır.
- I woke up one morning to find myself on the floor.
Bir sabah uyandığımda kendimi yerde buldum.
- She turned the corner, to find the car gone.
Köşeyi döndü ve arabanın orada olmadığını gördü.
- The curtain parted, to reveal a market scene.
Perde açıldı ve ortaya bir pazar dekoru çıktı.
4.12. yüklem + to + yüklem
Aslında "yüklem + and + yüklem" şeklinde kullanılabilecek bir yapıdır ve uzunca bir süreye bağlı bir sonucu ifade eder.
- She lived to be 100. (= and she became 100.)
- The show went on to become a great success.
5. "-ing"
5.1. Same time (= When)
- Returning to the village, I met an old friend.
Köye döndüğümde eski bir arkadaşla kar??laştım.
- (On/Upon) receiving the letter, you should reply immediately.
Mektubu alınca hemen yanıtlaman gerek.
"-ing" yapısı ile "time" ve "reason" anlatıldığı zaman ana cümlenin ve yan cümlenin öznesinin aynı olması gerekir.
- When I returned to the village I met an old friend. (= Returning to the village I met an old friend.)
5.2. Time after (= When/After)
"Having + V3" yapısı ile oluşturulur.
- Having completed his study he submitted it to the committee. (= After he had completed ...)
5.3. (By) + "-ing"
Bu yapı zaman belirtmesinin yanısıra neden (= reason) de belirtebilir.
- By taking advantage of the darkness, he escaped.
Karanlıktan yararlanarak kaçtı.
5.4. ..., "ing"
- He rose to his feet, spilling coffee on his pants.
(= When he was rising to his feet, he spilt coffee on his pants.)
6. Past participle (= V3)
Bu yapı edilgen (=passive) özellik ta??maktadır.
- (When it is) taken as it is, the sentence will mean nothing.
Olduğu gibi ele alındığında bu cümle bir anlam taşımaz.
Başak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla