Konu
:
Böbrek Taşları Teşhis ve Tedavisi Genel Bilgi
Tekil Mesaj gösterimi
03.07.08, 08:17
#
1
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
Eylül
Super Moderator
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Ankara
Mesajlar: 2.303
Konular: 931
Puan Grafiği
Rep Puanı:7806
Rep Gücü:20
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 542
199 Mesajına 659 Kere Teşekkür Edlidi
:
Böbrek Taşları Teşhis ve Tedavisi Genel Bilgi
Böbrek Taşları Teşhis ve Tedavisi Genel Bilgi
(
Üriner sistem :
böbrekler,ureterler,mesane ve uretradan oluşmuştur.
Böbrekler fasulye şeklinde organlar olup,kaburgaların hemen altında ve belkemiğinin her iki yanında yer alır.Bu organların asıl görevi vücuttaki fazla suyu ve artık maddeleri idrar şeklinde dışarı atmaktır.Bu işlevi sonunda kandaki bazı dengeleri sabit şekilde tutmayı sağlarlar.
Böbrekle mesane arasında yer alan ve idrarı mesaneye taşıyan tüp şeklindeki organlara da Ureter denir.Yaklaşık 22-25 cm uzunluğundadır. Mesane ise karnın alt kısmında yer alır ve idrarın depolanmasına yarar.Tıpkı bir balon gibi elastikliği sayesinde genişleyerek bu işlevini yerine getirir.Burada depolanan idrar Uretra yolu ile vücut dışına atılır.)
Böbrek Taşları ve Tedavi
Esas olarak böbrek taşı , idrar içinde çöken kristallerin böbrek iç yüzeyine tutunmasından ve birikmesinden oluşur.Normalde idrar içinde bu kristalleşmeyi ve çökmeyi engelleyen ve İnhibitör denilen maddeler vardır.Bu inhibitörler her insanda yeterli miktarda olmayabilir ve bu da taş oluşumuna yol açar. Diğer bir neden ise idrarın asidik veya bazik oluşudur. Eğer oluşan bu kristaller ve kumlar yeteri kadar küçükse idrar yollarına takılmadan ve de herhangi bir probleme yol açmadan düşerler. Böbrek taşları kimyasal yapıları bakımından birçok maddenin kombinasyonundan oluşmuştur. Ençok görülen taş tipi kalsiyum içeren ve fosfat veya oksalat kombinasyonlu taşlardır. Bu maddeler bir insanın normal günlük gıdalarında mutlaka bulunurlar.
Ayrıca kemik ve kas yapılarının önemli birer yapıtaşıdırlar. Ürolithiasis tibbi bir terim olup üriner sistemin herhangi bir yerinde taş olduğunu ifade etmek için kullanılır. Diğer terimler olan idrar yolları taşı ve nefrolithiasis aynı amaç için kullanılır. (Doktorlar bu terimleri genellikle taşın yerini tanımlamak için kullanırlar)
Böbrek taşları ile safra kesesi taşlarının bir bağlantısı ve ilgisi yoktur.Bunlar vücudun farklı sistemlerinde oluşmuş taşlardır.
Net olarak bilinmeyen bazı sebeplerden dolayı Amerika Birleşik Devletlerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde son 20 yıldır taş hastaları sayısında artış vardır. Beyaz ırkta taş sıklığı siyah ırka oranla daha fazladır. Erkeklerde taş sıklığının fazla olmasına rağmen son 10 yıldır kadınlarda da taş oluşma hızında artış vardır ve taş oluşma oranları değişmektedir. Böbrek taşları sıklıkla 20 ile 40 yaş arsında gelişir. Bir kimsede bir kere taş gelişirse, bu şahısta bundan sonra yeni taş oluşma oranı, diğer kimselere göre daha fazladır. Doktorlar oluşan taşların sebebini bazen tam olarak bilemezler. Bazı gıdaların taş oluşumundan sorumlu olduğu düşünülse de bu spesifik maddelerin taş oluşumunda kesin etkili olduğu şüphelidir.
Ailesinde taş olan birisinin kendisinde de taş oluşması olasılığı genetik faktörlere bağlı fazladır. İdrar yolları infeksiyonları, kistik böbrek hastalığı gibi bazı böbrek hastalıkları, paratiroid bezinin fazla çalışması (Hiperparatiroidizm) gibi durumlarda böbrek taşı oluşması kolaylaşır.
Genellikle böbrek taşının ilk belirtisi şiddetli ağrıdır.Ağrı taş idrar yolunu tahriş edince veya çoğunlukla tıkayınca gelişir ve aniden başlar. Hastalar tipik olarak taşın olduğu tarafta sırtta veya karnın alt kısmında keskin, kramp tarzında gelip giden ağrılar duyarlar. Bazen bu yakınmalara bulantı ve kusma eşlik eder. Daha sonra ağrı kasık bölgesine doğru yayılır.
Eğer taş düşemeyecek kadar büyükse idrar yolunun herhangi bir kesiminde takılır ve yerine göre farklı yakınmalara sebep olurlar.Mesaneye çok yaklaşmış taşlarda hastalar sık idrara çıkma, idrarda yanma hissi duyarlar. Bu daha çok irritasyona bağlı olduğu için bekledikleri kadar idrar yapamazlar. İdrar yaparken çok fazla ağrı ve yanma hissederler.Yine taşların idrar yollarını irrite etmesi sonucu idrarda kanama görülür. Ancak bu hiçbir zaman önemli bir kanama olamaz.
Bu belirtilerle birlikte ateş de varsa, bu da infeksiyon belirtisidir. Bu durumda acilen doktorla irtibat kurmak gerekir. Bazen 'sessiz' denilen , yakınmaya sebep olmayan taşlar..
Yukarıdaki yakınmalar ile başvuran hastanın röntgen ve/veya ultrasonografik incelemeleri sonucu böbrek taşı saptanır. Bu tanı metodları ile taşın yeri ve büyüklüğü saptanır. Kan ve idrar testleri de hem taşın yapısı hem de gelişmiş olan böbrek fonksiyon bozukluklarının tesbitine yarar.
IVP (intravenöz pyelografi) denilen tetkikle de böbrek fonksiyonları belirlenir ve tedavi planı yapılır. Yaşamı boyunca bir kereden fazla taşı oluşan hastaları diğerlerinden ayrı tutmak ve ayrı değerlendirmek gerekir.Taş oluşumunu engelleme çok önemlidir. Oluşumu engellemek için önce sebepler belirlenmelidir. Ürolog bazı kan ve idrar testlerinden oluşan bir dizi labaratuvar tetkiki ister. Hastaların tıbbi özgeçmişleri, beslenme alışkanlıkları saptanır. Eğer taş ele geçmişse saklanır ve kimyasal analizi yapılır.
Taş tedavi edildikten sonra hastanın 24 saat idrar toplaması istenir.
Bu idrarın miktarı, içerdiği kalsiyum, sodyum, ürikasit, oksalat, sitrat ve kreatinin miktarı, asitlik derecesi ölçülür. Magnezyum sistin taşından şüphe duyuyorsa idrar örneğinden özel bir yöntemle varlığı araştırılmalıdır. İdrarda kalsiyum atılımının fazlalığı aynı zamanda açlık ve yükleme testleriyle hasta hastaneye yatırıldıktan sonra da tespit edilebilir. Bunlar ayrı sekillerde yorumlanır. Ürolog tüm bu verileri kullanarak taşın sebebini saptamaya çalışır.
Taş oluşumunu engellemek için yapılması en kolay şey bol miktarda su içmek ve bunu alışkanlık haline getirmektir. Devamlı taş üreten hastalar günde en az iki litre idrar çıkartacak kadar su içmelidirler.
İdrarlarında fazla miktarda kalsiyum ve oksalat atılan hastalarda bu maddeleri içeren gıdaları daha az tüketmelidirler.
Bazı kimseler fazla miktarda kalsiyumlu gıdalar almamalarına rağmen idrarlarında kalsiyum miktarı fazla çıkar.Yine kalsiyum içeren antiasitlerden (mide asidini azaltan) ve aşırı D vit alınmamalıdır. Ürologlar kalsiyum ve ürik asit taşlarının oluşumunu engellemek için ilaç verebilirler. Bu ilaçlar taş oluşumunda anahtar rol oynayan idrar asitliğini ve alkaliliğini ayarlarlar. Allopurinol adı verilen ilaç da sık kullanılır ve idrarda kalsiyum miktarını ve ürikasit miktarını azaltır.
Bir diğer tedavi yolu kalsiyum taşlarını önlemek için idrarda atılan kalsiyum miktarını kontrol altında tutmaktır. Bunun içinde içeriğinde hidroklorotiazid içeren idrar söktürücü ilaçlar kullanılır. Bu ilaç böbreklerden idrara geçen kalsiyum miktarını önemli oranda azaltır.
Bazı barsak hastalıklarında görülen ve aşırı kalsiyum emilimine bağlı olan idrarda fazla kalsiyum atılmasını engellemek için ise barsaktan emilimi azaltan sodyum selüloz fosfat kullanılır. Bu ilaç kalsiyumu barsakta tutarak, kana geçmesini ve idrarla atılmasını önler.
Yine deneysel olarak oksalat idrarda itrahının fazla miktarda saptandığı durumlarda B6 vitaminin kullanılması faydalı olacağı bildirilmiştir.
Eğer taş tam olarak ortadan kaldırılamazsa Ürolog acetohidroamikasit (AHA) adındaki ilacı kullanabilir. İlaç uzun süre antibiotik tedavisi ile birlikte kullanılabilir.
Extracorporeal Shockwave Lithotripsy. Extracorporeal shockwave lithotripsy (ESWL) üriner sistem taşlarının tedavisinde en sık ve güvenle kullanılan tedavi yöntemidir. ESWL cihazları vucut dışında oluşurulan ve vucuda gönderilen şok dalgalarının taşa çarparak onu kırması esasına dayanarak çalışırlar. Burada taşlar kum taneleri gibi parçalanırlar ve idrarla kolaylıkla atılabilecek hal alılar.
Çok çeşitli ESWL cihazları vardır.Bir kısmında bir su banyosu vardır ve şok dalgaları bu banyo arcılığı ile vücuda gönderilir. Diğer bir kısmında su banyosu bir zarla örtülü olup hasta bu zarla temas eder. Bir çok cihaz taşı röntgen ışınları ile tesbit ederler. Ancak bazı cihazlarda odaklama denilen bu özellik ultrasonografi ile yapılır ve bir radyasyon riski olmadığı için doktor tüm seans boyunca görüntüleme sistemini çalıştırarak tedaviyi devamlı olarak izler.
Radyolojik odaklı cihazlarda bu kullanılmaz. Ayrıca küçük odaklı (Küçük bir noktaya şok gönderen) cihazlarda anestezi gerekmez ve küçük çocukların taşları rahatlıkla kırılır.
Bir çok vakada ESWL ayaktan bir işlem olarak uygulanır ve hastanede yatmaya gerek yoktur. Tedavi sonrası toparlanma dönemi çok kısadır ve birçok hasta tedavi sırasında veya kısa bir süre sonra normal günlük aktivitelerine döner.
ESWL tedavisinin mutlak kullanılmaması gereken 2 durum kanama hastalıkları ve gebeliktir. Hipertansiyon kısmı kontrendikasyon teşkil eder. Bu durumda hastanın öncelikle tansiyonunun düzenlenmesi gerekmektedir.
ESWL tedavisinin de kendine göre komplikasyonları olabilir. Aşağı yukarı tüm hastaların tedavi seansları sonrasında bir kaç gün idrarları kanlı olur. İdralarında ve böbrek bölgelerinde kum dökmeye bağlı yanma ve ağrı olabilir. Komplikasyonları azaltmak için hastaların tedaviden uzun süre öncesinden başlayarak Aspirin ve kan pıhtılaşmasını önleyici ilaçlar almaması gerekir.
Bazen dökülen kum parçaları idrar yolunda sıkışır ve düşmez. İdrar akımına engel olan ve ağrıya neden olan bu nadir durumda bazen Ürolog idrar yolunu rahatlatmak için ince silikon bir tübü idrar yoluna ( Mesaneden böbreğe) yerleştirir. Böylece idrar akımı Perkutan Nefrolitotomi. Bazen taşların çıkartılabilmesi için Perkutan Nefrolitotomi denilen cerrahi yönteme gerek duyulur. Bu yöntem taşların büyük olduğu böbreğin özellikle alt kısmında yerleşmiş büyük taşlarda; taşla birlikte böbrek çıkışında daralma meydana gelmesi durumunda (dışardan damar basıncı hariç) ve ya ESWL nin etkili olamayacağı durumlarda tercih edilir.
--------------Tualimforum İmzam--------------
www.tualimforum.com/net
Eylül
Eylül
Açık Profil bilgileri
Eylül - Özel Mesaj gönder
Eylül´nin Web Sitesini ziyaret edin
Eylül - Daha fazla Mesajını bul