Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15.08.14, 18:39   #3 (permalink)
Kullanıcı Profili
ASYA
Moderator
 
ASYA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 6.442
Konular: 5295
Puan Grafiği
Rep Puanı:9435
Rep Gücü:117
RD:ASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond reputeASYA has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 118
480 Mesajına 828 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Fakir Baykurt-Yılanların Öcü

Yılanların Öcü Romanının Özeti İncelemesi



I-KONUSU:

Oğlu Kara Bayram, gelini Haçça ve torunları Ahmet ve Şerife ile yaşayan Irazca'nın köy içerisinde hiyerarşiye başkaldırışı anlatılır.

II.ÖZETİ :
Olay Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı seksen haneli Karataş köyünde geçer.Deli Haceli ve karısı Fatma evlerinin çok nemli olmasından yakınarak tam Irazca ve ailesinin kaldığı evin önüne ev yaparlar.Bu sırada köye ziyarete gelecek kaymakamın haberi alınır..Kaymakamı ağırlamak adına çeşitli hazırlıklar tertip edilmeye başlanır.Bu iş önce Kara Bayram'ın kuzusunu çalmakla işe başlarlar.Köyün muhtarı kişisel menfaatleri için Haceli'ye destek olur ve bir gün muhtarlığa konuşmak vaadiyle çağırdığı Kara Bayram'ı birkaç adamına dövdürür.Hem kuzusundan hem de üstüne dayak yiyen oğlunu gören Irazca , intikam almak için bir gece Haceli'nin ev yapmak için kazdığı temelleri doldurur.Bayram ise ev yapımı için gerekli olan kerpiçleri parçalar.Sabah kalktığında bütün yaptıklarının yok olduğunu gören Haceli, öfkeyle o sırada hamile olan Haçça'ya taş atar ve onun düşük yapmasına sebep olur.Irazca , kaymakam köye ulaşmadan onun yolunu keser ve hakkını aramak için kaymakamdan destek ister.Kaymakam, kendisi için hazırlanan tüm tertibe ve eğlenceye katılmadan açılışı yapar ve Irazca'nın hakkının verilmesini ister, aksi halde kendisinin dava açacağını söyler.Muhtar kendisinin de suçlanacağını düşündüğü için Haceli'ye verdiği desteği keser ve Kara Bayram'a yanaşmaya çalışır.Haceli'nin bütün yaptıklarından vazgeçeceğini ve bir miktar maddi destek olacağının teminatını verse de Kara Bayram ikna olmaz ve şehre gidip dava açacağını söyler.Bütün bunlar olurken Haceli, karısı Fatma ile Kara Bayram'ın ilişkisini bilmemektedir.


A) ŞAHIS KADROSU VE ÖZELLİKLERİ:

D. Kişiler ve özellikleri

Yılanların Öcü romanında, anlatı kişileri; zengin güçlü köylüler, yoksul güçsüz köylüler,memur ve bürokratlar olarak belirir. Güçlü ile güçsüzün mücadelesini konu edinen romanda,
  • Irazca
  • Bayram
  • Muhtar
  • Haceli
  • Haceli’nin karısı Fatma
  • Bayram’ın karısı Haçça
  • Irazca’nın kardeşi Sultanca
  • Bekçi Mustafa
  • Kaymakam
  • Şakir Efendi gibi kişiler yer alır.


Bunlardan başka oldukça geniş bir kişi kadrosuna sahip olan romanda birçok kişinin adı anılmıştır.

Romanda öne çıkan kişiler, güçsüz ve ezilen köylü, güçlü ve ezen köylü ile memur ve
bürokratlar gibi üç öbekte toplanabilir:

Güçsüz ve ezilen köylü : Bayram ve ailesi,Bekçi Mustafa
Güçlü ve ezen köylü : Muhtar, Haceli
Memur ve bürokratlar: Kaymakam, Şakir Efendi

Romanın başkişisi konumunda olan Irazca, romanda yaşlı ve güçlü bir kadın tipi olarak
yer alır. Oğlu Bayram’ın üzerinde otoriteye sahip olan ve evi yöneten Irazca, hayatı
boyunca çilelerle yoğrulmuş yaşlı köylü kadınını temsil eder.

Bayram, annesinin yönlendirmeleriyle hareket eden, geleceğe yönelik küçük mutluluklar hayal eden zayıf bir kişilik olarak belirirken,

Bayram’ın karısı Hacca ise kaderine boyun eğen genç köylü kadını olarak sunulur.

Kara Bayram’ın hasmı Haceli, çıkarları için güçlünün yanında olan köylü bir tip olarak
canlanır. Muhtarın her istediğini yapan Haceli, sınıf atlama arzusuyla her türlü kötülüğü yapmaya yatkındır.

Haceli’nin karısı Fatma ise cinselliği temsil eden genç bir kadın olarak romanda yer bulur. Kocasıyla mutsuz bir hayat yaşayan Fatma, yazgısına karşı
koymaya çalışan, daha mutlu bir hayatın hayallerine kendini kaptıran bir genç kadını
canlandırır.

Muhtar Cımbıldak Hüsnü, romanda gücü, zenginliği ve otoriteyi temsil eder. Oldukça
olumsuz bir tip olarak çizilen muhtar, okura iyimserlik izlenimi verebilecek hiçbir davranışta bulunmaz. Muhtar, romanda köylüye karşı baskı uygulamaktan çekinmeyen, insanlar tarafından pek sevilmeyen, kibirli ve gösterişi seven bir yönetici tipini canlandırır.

Romanda din adamı görevini üstlenen Beytullah Hoca, köy romanlarındaki genel eğilim doğrultusunda olumsuz bir kişi olarak belirir. Hoca, zenginin yanında yer alan, gerektiğinde güçlünün çıkarları için dinin emirlerini yorumlayan biri olarak okurun karşısına çıkar.

Romanın en gerçekçi kişisi ise, Bekçi Mustafa’dır. Oldukça yoksul olan Bekçi Mustafa,
Muhtar’ın yaptıklarının doğru olmadığını düşünse de, geçim derdinden dolayı sesini
çıkaramaz. Haksızlıklar karşısında, yoksulluğu ve güçsüzlüğü yüzünden susmak zorunda kalır.
Doğma büyüme köylü olan ve köylünün yaşadığı sıkıntıları yakından bilen
sağlık

memuru Şakir Efendi, romanda iyi niyetli, dürüst memuru temsil eder. Kaymakam da,
köylülerde oluşan genel beklentinin aksine, daha önceki yöneticilerden farklı olarak, yoksulun yanında tavır alan, ilkeli ve dürüst bir bürokrat olarak romanda yer bulur.


B. Mekân
Yılanların Öcü romanında gerçek bir mekân seçilmiştir. Burdur’un Yeşilova ilçesine
bağlı seksen evli Karataş köyünde geçen olaylar, Kara Bayram’ın evi, Muhtarın evi,
Irazca’nın kardeşi Sultanca’nın evi, köyün camisi, Nuri’nin kahvesi gibi kapalı mekânlarla,
Haceli’nin ev yaptıracağı yer, köy meydanı, Kara Bayram’a ve Haceli’ye ait tarlalar
gibi açık mekânlarda geçer.
Kendi halinde yaşayan Kara Bayram’ın evi, yoksulluklarla dolu olmasına karşın köy
içinde olması sebebiyle esenlikli bir mekân olarak sunulur:
“Kara Bayram’ın babadan kalma evi köy içine bakıyordu... İki kattı. Altı ahır, samanlık,
koyun damı. Üstü iki oda bir “hayat”tı. Odalardan birinde oturur, yer içer, yatarlardı.

Birine de taktuk korlardı.” (Baykurt, 2006: 43)

C) ZAMAN:
Toplumsal ve siyasal yapının sorgulandığı roman, Demokrat Parti iktidarı (22 Mayıs
1950–27 Mayıs 1960) döneminin ilk yıllarını ele alır. Muhtarın, köylü-devlet ilişkisini
gözler önüne sermesi bakımından da dikkat çekici olan köylüye yaptığı konuşma, anlatının
geçtiği öykü zamanını gösterir:
“Bahusus şimdi ortalıkta bir demokratçılar var. Dikkat edin, çilik değil, çılık! Malum
ya, çilik başka, çılık başka. Demokratçılıktan amaç, herkes nerde sen de orda olacaksın
demektir. Şimdi bir işe başladın mı, çoğunluk diyorlar. Çoğunluk hayhayı bastı mı ‘Hayır’
deyenin hali harap. Anlaşıldı mı arkadaşlar? Bundan böyle muhaliflik, münafıklık
yoktur. ‘Hayır’ demek yasak edilmiştir.” (Baykurt, 2006: 82)
Romanda olaylar, çoğunlukla görülen geçmiş zamanla, artsüremli öyküleme yöntemiyle
sunulur:
“Irazca, ekmek etmek için ateşi hayattaki ocağa yaktı bu sabah. Unu dışarda eledi.
Hamuru dışarda yoğurdu.
Ahmet, Osman, Şerfe, içerde uyuyor.
Sığır sıpa köy içinde toplandı. Irazca zor şer aşağı inebildi. Eşeği, düveyi çıkardı
ahırdan. Hergeleye sürdü. Merdiven, her inip çıkışında yüreğine korku veriyor. İşler kızışmadan bir çözümüne bakmalı ne yapıp edip.” (Baykurt, 2006: 99)
Romanda yer yer dikkat çeken şimdiki zamanlı cümlelerle, eşsüremli bir öyküleme
yapılır. Öykü zamanıyla öyküleme zamanın çakıştığı bu bölümlerde okur, roman kişileri
ve olaylarla daha yakın iletişim kurar:
“Havana’nın Sivri’den doğru bir sis geliyor köyün üstüne. Ağır ağır geliyor sis...”
(Baykurt, 2006: 122)

D) ANLATICININ BAKIŞ AÇISI:
Yılanların Öcü romanı, her şeyi bilen ve her şeyi gören bir anlatıcının “hâkim bakış
açısı” ile aktarılır. “Sıfır odaklayım” ya da “sınırsız bakış açısı” diye de adlandırılan bu
bakış açısıyla anlatıcı-yazar, roman kişileriyle ilgili her şeyi, onların düşüncelerini, niyetlerini bilir ya da sezer, kahramanların geçmişlerini ve geleceklerini bilir, aynı anda
meydana gelen olayları betimler (Kıran, 2003: 104):
“Bayram, harımını düşündü mü, “Kaderim iyiymiş!... der saf saf. “İyi bir harıma düşmüşüm!
Koşumum kötü, bir yanı öküz bir yanı inek; ama harım da iyi, karım da iyi!...”
Böyle der kendi kendine güler.” (Baykurt, 2006: 12)





E) SONUÇ:

Köycülüğün hem dünyada, hem de Türkiye’de siyasal bir söylem olarak öne çıkmasıyla
birlikte yoğunlaşan köy romanları, edebî bir yönelim olmalarının yanında gerek
toplumsal gerekse siyasal veriler sunarlar. Her ne kadar köyü ve köylüyü konu edinen
bazı eserler, gerçeklikten uzak ve “güdümlü” olsalar da bu romanlar, tarihsel-siyasal bir
süreci aydınlatmaları bakımından önemlidirler.
Köy Enstitüsü çıkışlı yazarlardan biri olan Fakir Baykurt, köy gerçekliğini dile getiren
başlıca romancılardandır. Büyük bir beğeni toplayan, sinemaya ve tiyatroya uyarlanan
Yılanların Öcü adlı romanıyla Baykurt, derebeyli düzenden anamalcı düzene geçişi ele
alarak, bireysel ve bilinçsiz bir başkaldırıyı konu eder. Bu yönüyle, toplumbilimsel bir
metin çözümlemesine imkân veren eser, toplumsal yapı ve ilişkilerin gözlemlenebildiği
bir metin olma özelliği gösterir.
Olayların gerçek bir mekânda geçtiği romanda, Doğu kültüründe önemli bir simge
olan ‘yılan’ın kullanılması dikkat çeker. Romanda kötülük simgesi olarak yer alan yılan,
işlevsel bir görev üstlenir. Güçsüz ve ezilen sınıfı temsil eden Kara Bayram’ın ailesinin
yılanlarla olan mücadelesi aynı zamanda, onların güçlü ve ezen sınıfla yaptıkları mücadelenin de simgesel boyutunu oluşturur.
Sonuç olarak romanda, ister bir siyasal dizge, isterse bir ülkü adına yapılsın, güçlülerin
egemen olduğu ve kötülük saçtığı bir evrende, her türlü baskı ve şiddete karşı insanların
mücadele etmesi gerektiği, ancak bu mücadelenin sonucunda elde edilecek başarının
göreli olacağı ve insan için mutlak mutluluğun olmayacağı ortaya konulur.
--------------Tualimforum İmzam--------------
<a href=http://img841.imageshack.us/i/ojug.gif/ target=_blank><img src=http://img841.imageshack.us/img841/3248/ojug.gif border=0 alt= /></a>
ASYA isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla