Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05.04.08, 13:39   #18 (permalink)
Kullanıcı Profili
Hazan
Epsilon Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 413
Konular: 272
Puan Grafiği
Rep Puanı:1112
Rep Gücü:0
RD:Hazan has much to be proud ofHazan has much to be proud ofHazan has much to be proud ofHazan has much to be proud ofHazan has much to be proud ofHazan has much to be proud ofHazan has much to be proud ofHazan has much to be proud ofHazan has much to be proud of
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 9
8 Mesajına 9 Kere Teşekkür Edlidi
:
Post Antalya Arkeoloji Müzesi

Antalya Arkeoloji Müzesi

ANTALYA’NIN KISA TARİHÇESİ

Antalya Bölgesi Paleolitik Çağdan bugüne kadar sürekli iskân görmüştür. Homeros'un İlyada Destanı'nda bu bölgedeki bazı yer isimlerinin geçmesi, Antik çağlarda Pamphylia denilen bu bölgede, M.Ö. 1200 yıllarında bir yerli halkın varlığını ortaya koymaktadır. Bölge ilk çağlarda Lidya Krallığının, Perslerin ve Büyük İskender'in egemenliğine girmiştir. M.Ö. 2. yüzyılda Pamphylia'nın batı kesimi Bergama Kralı II. Attalos'un eline geçmiş ve Kral Akdeniz'in batı kıyısında kendi adı ile anıİan "Attalia"yı; yani bugünkü Antalya Şehrini kurmuştur. Kent, III: Attalos'un ölümünden sonra Roma İmparatorluğu'na ve M.S. 4. yüzyıldan itibaren de Bizans'a bağlanmıştır. 1207 yılında Selçukluların kente hakimiyeti ile Türk-İslam Dönemi başlamış, bölge 14. yüzyıl sonlarında da Osmanlı Devleti'nin egemenliğine girmiştir.
MÜZENİN TARİHÇESİ
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda, Antalya’nın İtalyan işgali altında bulunduğu sıralarda bazı İtalyan arkeologları medeniyet adına yapıldığını öne sürerek, merkez ve yakın çevredeki ören yerlerinde ele geçirdikleri çeşitli arkeolojik değerleri İtalyan Konsolosluğu'na taşımaya başlamışlardı. Bu girişimleri durdurmak amacıyla, 1919 yılında Sultani öğretmeni olan Süleyman Fikri Bey Antalya mutasarrıflığına başvurarak, kendisini fahri asar-ı atika memuru tayin ettirmiş ve öncelikle merkezdeki eski eserleri toplayarak Antalya Müzesi'ni kurma yoluna gitmiştir.
1922 yılında Alâeddin Camii'nde, 1937 tarihinden itibaren Yivli Camii'de faaliyet gösteren müze, 1972'de bugünkü yeni binasına taşınmıştır. 1982 yılında geniş çapta bir tadilat ve onarım ihtiyacı nedeniyle ziyarete kapatılmış, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce yapılan onarım ve teşhir tanzim çalışmaları sonucu 1985 Nisan ayında çağdaş müzecilik anlayışına göre düzenlenen yeni şekliyle tekrar hizmete girmiştir.
Müze 13 teşhir salonu, çocuk bölümü ve açık hava galerilerinden oluşmaktadır. Tamamı yöreye ait olan eserler genellikle kronolojik ve yer yer konularına göre teşhir edilmektedir.
TABİAT TARİHİ VE PREHİSTORYA SALONU
Jeolojik zamanlara ait çeşitli fosillerin yer aldığı üç vitrinin dışında; Anadolu'nun en eski yerleşmesi olan ve Alt Paleolitikten Roma Çağına kadar tüm kültürlere ait kesintisiz stratigrafi veren Karain Mağarası'nda bulunan yontuk çakıllar, el baltaları, kazıyıcılar, kemik aletler sergilenmektedir.
Karain, Antalya'nın 27 km. kuzeybatısında, Şam Dağı'nın kalkerli eteklerinde bulunan bir mağaradır. Mağarada 10,5 m. kalınlığındaki toprak dolgu içinde Paleolitik Çağa tarihlenen buluntuların yanı sıra, Mezolitik Devirde yaşamış Neanderthal insanın diş ve iskelet kalıntılarına da rastlanmıştır.
Semayük, yörede Eski Tunç Çağını tek başına temsil eden bir merkezdir. Eserlerin çoğunluğunu mezar buluntuları oluşturur. Çeşitli formda kaplar, mühürler, fırça sapları, idoller ve özellikle ölü hediyeleri ile birlikte sergilenen küp mezar dikkati çekmektedir. Bu ölü gömme geleneğinin en ilginç yanı, ölünün küp içine bebeğin ana karnındaki duruş biçimiyle konmuş olmasıdır.
KÜÇÜK ESERLER SALONU-I
Çömlekçi çarkının icadından sonra büyük aşamalar gösteren seramik sanatındaki teknik gelişmeler, vazo formları, çeşitli bezeme üslupları M.Ö. 12. yüzyıldan M.Ö. 3. yüzyıla dek uzanan bir süreç içinde sergilenmektedir.
Bu bölümdeki iki vitrin ise, ilginç bulgular olan makyaj malzemeleri ile takılara ayrılmıştır.
TANRILAR SALONU
Baştanrı Zeus'un çevresinde sıralanan Aphrodite, Tykhe, Athena, Artemis, Nemesis, Hygieia, Hermes, Dioskurlar ile; bunların karşısında yer alan Mısır kökenli Serapis, İsis ve oğulları Harpokrates salondaki tanrıları oluştururlar. Heykeller Grek orijinallerinin M.S. 2.yüzyıla ait Roma kopyalarıdır ve tamamı Perge kazılarında bulunmuştur.
KÜÇÜK ESERLER SALONU-II
Vitrinlerde M.Ö. 4.yüzyıldan M.S.6. yüzyıla kadar uzanan değişik kültür evrelerinin seçkin eserleri teşhir edilmektedir. Mısır Kraliçesi Benerike'ye sunulan vazo, Athena kabartmalı gümüş tabak, bronz Apollon ve Herakles heykelleri, Attis başı, bereketi simgeleyen Priapos'un mermer heykeli, pişmiş toprak ve mermer heykelcikler salonun önde gelen eserlerdir.
Salondaki sualtı vitrininde ise, antik batık gemilerden çıkarılmış buluntular yer almaktadır.
İMPARATORLAR SALONU
Roma heykeltraşlığının ana karakterini oluşturan portrelerin en güzel örnekleri bu salonda teşhir edilmektedir. Heykellerin tümü Perge kazılarında ele geçirilmiştir.
M.S. 2-3. yüzyıllara ait heykellerin çok oluşu, bölgenin en parlak döneminin bu dönem olmasından dolayıdır.
İmparator Traianus, Hadrianus, Septimius Severus, Sabina, Faustina, Iulia Domna, Iulia Soemias, Plankia Magna gibi portre heykellerinin yanısıra; üç güzeller ve siyah beyaz mermerden yapılmış dansöz heykeli de ilginç örneklerdir.
MEZAR KÜLTÜRLERİ SALONU
Salondaki iki lahit Domitias Filiskas ve ailesine aittir. Kapakta karı koca uzanmış olarak gösterilmektedir. Köşelerdeki Eros'lar aile mutluluğunu simgeler.M.S.2. yüzyıla tarihlenen diğer önemli iki lahit ise Herakles konuludur. Bu lahitlerden biri yurdumuzdaki eski eser kaçakçılığının en çarpıcı örneğidir. Kırılarak bazı parçaları yurt dışına kaçırılan lahdin bir parçası 1983 yılında Amerika'dan geri getirilerek yerine monte edilmiştir.
Salonda ayrıca özgün konumlara uygun olarak toprak zemin üzerine serpiştirilen mezar stelleri ve kül kapları da teşhir edilmektedir.
MOZAİK VE İKONA SALONLARI
Müzedeki mozaiklerin en önemlisi Seleukeia kazısında bulunmuş olan; bordüründe Solon, Thukydides, Lykurgos, Herodotos, Demosthenes, Hesiodos gibi antik çağın şöhretli düşünür, hatip, tarihçi ve matematikçilerinin isimleriyle birlikte yer aldığı filozoflar mozaiği'dir. Seleukeia'dan gelen bir diğer mozaikte ise çalgısı ile vahşi hayvanları büyüleyen Orpheus tasvir edilmiştir.
Bu bölümde ayrıca mahalli heykeltraşlık örneklerini, heykel aletlerini, bronz heykel tekniğini konu alan köşeler de düzenlenmiştir.
Ayrı bir salonda teşhir edilen ikonalar Antalya yöresinden toplanmış olup genellikle 18-19. yüzyıllara aittir.
SİKKE SALONU
Salonda, M.Ö. 6. yüzyıldan günümüze kadar gelen 2500 yıllık Anadolu sikke basma geleneği, tekniği ve ekonomisi eğitsel bir düzen içinde izlenmektedir. Teşhirde Pamphylia, Pisidia, Lykia bölgelerine ait şehir sikkelerine; Kla**** Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Devri ile sona eren kronolojik dizide ise genellikle yöresel sikkelere ağırlık verilmiştir.
Bu bölümde ayrıca altın ve gümüş defineler de bulunmaktadır.
ETNOGRAFYA SALONLARI
Müzemiz etnografya bölümü, iki büyük salon ile bu salonları birleştiren bir geçişten ibarettir.
Birinci salonda çiniler, porselenler, dini eserler, nişan, mühür, vefk ve saatler, ziynet eşyaları, kilitler ve anahtarlar ile giysiler teşhir edilmektedir.
Çiniler Selçuklu ve Osmanlı eserleridir. Selçuk çinileri Aspendos'tan getirilme olup Kubadâbat tipindedir ve 13. yüzyıl ortalarına doğru "sıraltı" tekniğiyle yapılmışlardır.
Kare panolar halindeki Osmanlı çinileri 15-16-17 ve 18. yüzyıllardan İznik işi örneklerdir.
Beş adet porselen tabak, 1920 yılı sonuna kadar çok kısa bir dönem çalışan Yıldız Fabrikası’nın mamülleridir.
Dini eserler, Anadolu'nun hemen tüm yörelerinde rastlanabilecek objelerdir. Ancak bunlar arasında yöremiz eseri diyebileceğimiz Selçuklu Kuran-ı Kerim'i ayrı bir önem taşımaktadır.
Vitrinlerden birinde nişan, mühür, vefk ve saatler sergilenmektedir. Vefkler tılsımlı dualardır ve tılsımları çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır.
Ziynet eşyaları Antalya yöresinde halen kullanılmakta olan takıların en güzel örnekleridir.
Bu arada anahtar ve kilitler de özellik gösteren eserler olarak sergilenmektedir.
Giysiler, bindallılar ve yörük malzemeleri olarak iki bölümde incelenebilir. Yörük giysileri; çoraplar, şalvar, üçetek, içlikler kese, kuşak ve başlıklara kadar izlenebilir.
İkinci salona geçişi temin eden bölümde eski hattatlarımızın elinden çıkmış hilye, naat, icâzet ve katığ gibi yazı levhaları yer almaktadır.
İkinci salon halılar, yörük malzemeleri, odalar, silahlar olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır.
Bu salonda yöresel eserlerin ve malzemelerin yanı sıra, Uşak, Gördes, Lâdik, Mucur, Bergama, Kula, ve Avanos halıları da sergilenmektedir. Halı koleksiyonumuzda en eski halı 16. yüzyıla ait bir Uşak halısıdır.
Yörenin etnografik eserleri arasında Döşemealtı halıları önemli bir yer tutar. Döşemealtı Antalya'nın kuzeydoğusunda genişçe bir bölgenin adıdır. Değişik kompozisyonlarına rastladığımız Döşemealtı halıları arasında en eski ve geleneksel örnek "Halelli" adını taşıyan halılardır. Göçebe karakterli ve küçük boyutlu eserlerdir.
Yine Antalya yöresine has dokumalardan çuval torba, heybe, iğlik, namazlağ ve kolonlar; sili, cicim, sumak ve kilim tekniklerini göstermekte olup kara çadırlarla birlikte ilginç yörük eserleri olarak sergilenmiştir.
Salonun bir bölümü mütevazı bir Antalya evinin oturma ve yatak odaları ile banyosuna ayrılmıştır.
Vitrinlerin bir kısmında ok, yay ve zıhgırlardan bıçaklara; kapsüllü ve çakmaklı tabanca ve tüfeklerden kılıçlara; tekke malzemelerinden barutluk, barut ölçeği ve yağdanlıklara kadar, silahlar ve yardımcı malzemeler teşhir edilmektedir.
Bunun yanında; tartı aletleri, ıstar, mutaf ve el çulfalığı gibi tezgâhlar ile müzik aletleri ve kaşıklar da lokal malzemeler ve eserler olarak belirtilebilir.
Müzik aletleri içerisinde kılıflı kaval, yörük ve zerk kemençesi ile kartalın kanat kemiğinden yapılan düdük dikkate değer eserlerdir.
Kaşıklar, Akseki'nin Cevizli Bucağına bağlı Bademli Köyünün malzemeleri olup, tasarıdan bitmiş şekline ve ruanlanmış haline kadar sergilenmiş bulunmaktadır.
ÇOCUK BÖLÜMÜ
Müzenin girişindeki bir salon Çocuk Müzesi olarak düzenlenmiş olup, ülkemizdeki ilk uygulamadır.
Bu salondaki vitrinlerde antik çağların çeşitli çocuk oyuncakları ve kumbara koleksiyonu yer almaktadır.
Atölye bölümünde de çocuklara müzeleri, eski eserleri sevdirmek, onlarda ilgi uyandırmak amacıyla; basit eser onarımları ile seramik, heykel, resim gibi konularda eğitsel çalışma olanakları sağlanmakta ve üretilen eserler sergilenmektedir.
Hazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla